"Grand Slam"lerin hepsi önemli, hepsi güzel de bu Wimbledon başka güzel sanki... Kesimi pek beğenilmese de çimeninin huzuruyla, gelenekleriyle, ruhuyla, ritüelleriyle ve sporumuzun içine sızmaya çalışan griliklere rağmen beyazlığı ile yine baş tacımız benim için.
Sevgili Mete hatırlattı, onunla beraberdik ilk gittiğimizde, WTA sene sonu finallerinin İstanbul'a alınmasıyla ilgili imza törenine katıldıktan sonra, kuyruğa girmeden içeriye girmiş olsa da, kuyrukta olanların içeri girme ümidiyle yaşadıkları mutluluğu içimizde hissetmiştik.
Bu müthiş tenis mabedindeki yaşamı içimize çekmek için doğru dürüst maç bile izlemeyip pek kolay ve hep başarılı olmasa da en ücra köşelere kadar sızmış, tünelleri keşfetmiş, Tim Henman Tepesi'nde sanki İngilizleşmiştik.
Unutulmaz bir hatıra. Umarım Wimbledon bu sene de Çağla'nın atlayacağı turlar ile tenis tarihimize altın harflerle geçer.
Elgür Turnuvası
Çeşme Alaçatı da düzenlenen Veteran turnuvasına adını, zevkini ve gücünü veren Eser Elgün hanımefendiye ne kadar teşekkür etsek azdır. Ayrıca ne mutlu ki bu güzel turnuvaya İzmir dışından gelen medyatik tenis sever dostlarımızda renk katmışlar. Minikte olsa bir de eğitim organize edilmiş.
Bunlar güzel girişimler. Para vermek kolaydır ama hava vermek, renk katmak, özellikle çocukların ilgini çekmek ayrı bir şey değil mi? Özenle yapılmış ve seçilmiş ödüllerin turnuvaya katkısını, oyunculara yaptığı motivasyonu bir düşünün. Ya Co-sponsorlar!
Tam bir ekip çalışması. Tüm katkısı olanlara teşekkür ederken en büyük teşekkür Eser Hanıma... Umarım yeni sponsorlara örnek olur. Sporumuzun bu ince ilgiye büyük ihtiyacı vardı.