Altınordu ligin ilk yarısında umduğunu bulamamış tamamı genç ve yerli oyuncularla ancak 20 puan toplayıp devreyi 11. sırada tamamlamıştı. Bu durum ise Altınordu'yu yere göğe sığdıramayan bizler için hayal kırıklığı yaşatmıştı.
Altınordu gelecek vadeden iyi bir takımdı ama onları ateşleyecek tecrübeye de ihtiyaç vardı. Nitekim yönetim ara dönemde transferde az ama öz hamleler yaptı. İkinci devrenin açılış karşılaşması bir anlamda çok önemli bir test maçıydı.
Alınacak galibiyet Şeytanlar'ı rahatlatıp Play-Off havasına sıkacak, yenilgi ise "Eyvah hesaplarına" girmelerine yol açacaktı. Elazığspor içinse durum pek farklı değildi. Onlar da, "İzmir'den puansız dönmeyelim" hesabı yapıyorlardı. "Baskın basanındır" misali Altınordu başlama vuruşuyla rakibinin üzerine gitti ve kaleci Soner'in hatasından yararlanan Barış'la daha maçın 35. saniyesinde ilk golünü attı. Bu gol Altınordu'yu ateşledi, oyunu güzelleştirdi. Kırmızılacivertliler, Erdoğan ve Barış'la farkı açacak 3 net pozisyondan yararlanamazken zaman zaman etkili olan Elazığspor'a da kaleci Erce güzel kurtarışlarla gol fırsatı vermedi.
STRESLİ DAKİKALAR
devrede de Altınordu'nun şovunu bekliyorduk. Farkın açılacağını umuyor ve ilk yarıdaki üstün futbolunun devamını bekliyorduk.
Sahanın yıldızı Barış ikinci gole de imzasını attı.
Ve sakatlanarak talihsiz bir şekilde oyundan çıktı. Ev sahibi ekipte bu sakatlık bir şok etkisi yarattı. 84. dakikada rakip takım Alpaslan ile gol bulurken, son dakikalar kırmızı-lacivertliler için kabusa dönüştü.
Sonuçta Altınordu haftalar sonra üç puanla sahadan ayrılırken, taraftarlarının da yüzünü güldürdü.
Altınordu'nun en güzel tarafı tribünlerin canlanmasıydı. Bir tarafta "Ak Saçlılar" diğer yanda da altyapı kadrolarında bulunan gençlerin ortak tezahüratları kulakların pasını sildi.
Bornova Stadı, "Şeytan gol gol" sesleriyle inledi. Bu minik, yıldız ve gençler ilerde mutlaka Altınordu'nun gerçek taraftarı olacak, "Kaç seyirciye oynuyor ki" eleştirilerine mutlaka son vereceklerdir.