Geçen hafta Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat sahiplendiği Antalya Forumu'nda dünyanın nereye doğru koştuğunu analiz eden 50'ye yakın toplantıya imkan verdi. Derin analiz toplantıları özellikle "Avrasya/Balkanlar/ Kafkaslar/Afrika" ekseninde kritik buluşmalara sahne oldu.
Buluşmalarda Suriye, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ukrayna, Gazze konuları enine boyuna tartışıldı.
Antalya toplantılarından hemen sonra, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgesi'ndeki AK Partili milletvekilleriyle AK Parti Genel Merkezi'nde bir araya gelerek, milletvekillerinin sorularını cevaplandırdı.
FİDAN'IN ÖNEMLİ KONUŞMALARI
Bilindiği gibi Hakan Fidan 15 yıldır MİT Başkanlığı (2010- 2023) ve Dışişleri Bakanı (2023'ten bu yana) olarak Türkiye'yi yakından ilgilendiren, özellikle Avrasya bölgesini kılcal damarlarına kadar bilen, birçok sorun ve konuyu birebir takip eden bir devlet adamı. Fidan çok şey biliyor. Yaptığı açıklamaların satır aralarını okumak, geleceği iyi anlamımıza yardımcı olmaktadır. Hakan Fidan'ın Suriye ile ilgili değerlendirmeleri önemli parametreler içeriyordu.
Fidan, "Türk jetleri ile İsrail jetlerinin karşılaşma ihtimali var.
ABD ve Rusya ile yaptığımız gibi karşılıklı çatışmazlık mekanizması kurulmalı" uyarısını tekrarladı. NOT:Çatışmasızlık merkezi ile ilgili konu şöyle:
Türkiye ile İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için değil, Suriye bölgesindeki çatışmaların önlenmesi ve karşılıklı güvenlik endişelerinin giderilmesi için görüşüyor. Ankara'nın İsrail tarafına ilettiği temel mesajda bölgede sürdürülen saldırıların İsrail'in uzun vadeli güvenliğini sağlamayacağı, aksine milis grupların da sürece dahil olmasıyla istikrarsızlığın derinleşebileceği vurgulandı. İsrail bölgede küstah bir strateji izliyor. Bazı çevrelerde Golan'ın ötesine geçmeyi hedefleyen yayılmacı planların peşinde. "Davut Koridoru" isimli stratejik hatta, PKKSDG ve dini gruplarla temas kurma çabaları içinde daha da ileri giderek, İsrail Suriye hava sahasını kontrol etme, Suriye hedeflerini bombalama tezgahlarını yürütüyordu. Karşısında, Türkiye'yi bulunca kıvranmaya başladı. Koşarak Amerika'ya giden siyonist Netanyahu Beyaz Saray'dan beklediği desteği alamadı. ABD Başkanı Trump'ın "makul ol" çağrısıyla İsrail heyetinin tutumunu dengelemeye çalıştı, ayrıca Türkiye ile doğrudan çatışma riskine karşı dikkatli olunması yönünde uyarılarda bulundu. Sahadaki gelişmelere ilişkin olarak, şu ana kadar Türkiye ile İsrail arasında doğrudan bir sıcak temas yaşanmadı ama risk olduğu için çatışmasızlık merkezi görüşmeleri sürüyor.
YPG-SDG'YE KARŞI HAREKAT
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD yönetiminin Ortadoğu politikasını değerlendirdi: "ABD yönetimi, İsrail'in güvenliğini merkeze alan bir Ortadoğu vizyonuyla hareket ediyor.
Bu, bölgedeki Arap ülkeleriyle olan temaslarımızı daha da anlamlı kılıyor. 2025'in ikinci yarısında Körfez ülkeleriyle savunma sanayisi işbirliklerimizi çeşitlendireceğiz. Ayrıca, 2025 yazında kapsamlı bir diplomatik kampanya başlatıyoruz." Öte yandan ABD ve İsrail'in Filistinlilere yönelik tutumunu da eleştiren Bakan Fidan, "Gönüllü çıkış programının Mısır ve Ürdün'e yönelmesini kimse istemiyor. Onlar da en baştan 'Biz bu insanları kabul etmeyiz' dediler. İsrail ve Amerika, Afrika ve AsyaPasifik ülkelerine yöneldi.
'Filistinlileri alır mısınız?' diye soruyorlar. En son Endonezya Devlet Başkanı geldi ve 'Amerikalılar bize geldi, Filistinlileri almamızı istediler, gerekirse para da veririz dediler. Şu ana kadar ciddi bir destek verilmedi" dedi.
Türkiye-AB ilişkilerinde gelinen son durumla ilgili soru üzerine Fidan, Avrupa'nın toplumsal yapısının Türkiye gibi bir ülke ile kaynaşmak istemediğine dikkat çekti. Fidan "Devletler, partiler Türkiye'nin AB'ye katılımına daha olumlu ancak popülist politikalar nedeniyle, oy kaygısı ile halkın hoşuna gidecek şeyler söyleniyor. Bu yüzden hamaset galip geliyor. ABD'nin NATO'dan çıkması durumunda ilişkilerde yeni bir konjonktür oluşma ihtimali var" ifadelerini kullandı.
PEKİ AMERİKA ÇEKİLİYOR MU?
ABD'nin Suriye'nin bazı bölgelerindeki üslerini kapatıp, Pentagon'un da asker sayısını iki binden binin altına indireceği açıklamasına bakıp, GERÇEKTEN ÇEKİLİYOR MU yoksa ÇEKİLİYOR GİBİ Mİ YAPIYOR sorusu akıllarda dolaşıyor. ABD geçen Perşembe'den başlamak üzere, Suriye'de bazı üsleri kapatma ve birleştirme yönünde adım attı. Ağırlıklı görüş, yapılan kuvvet azaltma ve yeniden konuşlanma... ABD ordusu Suriye'nin kuzeydoğusunda, terör örgütü PKK/ SDG'nin işgalindeki sahalarda bulunan 3 askeri noktayı boşaltarak diğer üslerine çekildi. Haseke'deki askerler ve ekipmanları aynı ilde Rümeylan ilçesindeki üsse, Deyrizor'dakiler ise Koniko gaz sahasındaki üsse çekildi. Yani, ABD sadece Suriye'de belirli sahalardan çekiliyor, bölgeden çekilmesi şu aşamada söz konusu değil. Deniliyor ki, gittikleri yer de çok uzak değil.
Suriye'nin Irak sınırı veya Irak üsleri. ABD'nin Suriye'de bazı üslerini boşaltma kararı almasında en büyük etkiyi, BAŞKAN ERDOĞAN'IN sağladığı belirtiliyor.
İki parametre var: 1)Türkiye'nin girişimi ile Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan ile birlikte DAEŞ ile ortak mücadele koalisyonu oluşturma ve Rakka bölgesınde bir merkez kurulmasını Türkiye sağlayınca, bu yapılanmada ABD'nin bugüne kadar savunduğu, "DSG DEAŞ ile mücadelemize destek veriyor" gerekçesinin ortadan kaldırdı. ABD'nin elinden bu savunması da kalktığı için bölgede daha fazla kalmasına gerek de kalmadı. DEAŞ'ın bölgede yeniden canlanmasının olanağı, ABD de çekildikten sonra pek olası görülmüyor... 2)Başkan Erdoğan'ın Suriye yönetimi nezdindeki gücü ve kararlı tavrı karşısında, Amerika aparatı YPG'yi Suriye yönetimi ile anlaşmaya yöneltti.
YPG-SDG üzerinden uydu devletçik kurma planları bozuldu.
Onun için YPG'yi direkt koruma altında tutma imkanları kalmadı.
Lakin, her şeye karşı dikkatli olmakta yarar var.
SONUÇ
ABD Başkanı Donald Trump, "Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok akıllı ve güçlü bir lider. Türkiye önemli bir güç ve Erdoğan çok iyi anlaştığım biri" sözleriyle Erdoğan'ın Suriye üzerindeki etkisini ve rolünü gördüğünü işaret etti. Siyonist Netanyahu, Trump'ın bu sözlerinden ders almalı. Eğer almazsa, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyıp Erdoğan'ın, "Suriye'nin istikrara kavuşmasına kim engel olursa açık söylüyorum karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır" uyarısı Gazze katili Netanyahu'ya ders olacak ifadedir. ANLAŞILDI MI?