Ağustos, aziz milletimizin zaferler ayıdır. Asırlar öncesinden yaşadığımız günlere denk gelir ve ebediyete kadar devam edecek eşsiz birikimdir. 26 Ağustos Malazgirt Zaferi'nin 954. yıl dönümü görkemli törenlerle kutlanıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, devlet ve milletimizle beraber önceki gün Ahlat'ta, bir gün sonra dün ise Malazgirt'te zafer günlerini kutladı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın duygu yüklü tarihi konuşması zafer gününe damga vurdu. Erdoğan'ın sözleri, bir kez daha tarihin hatırlanmasına vesile olduğu gibi, yarınlara da dönük aziz milletimizin kutlu yürüyüşünü motive edecek içerikteydi. Ahlat "Kubbetü'l İslam", yeni Türkçesiyle "İslam'ın Kubbesi" şehridir. Ahlat, asırları etkileyen ilim insanı, din adamı ve sanatkâr yetiştiren bir bilim ve kültür merkezidir. Malazgirt Zaferi, Anadolu'nun kapılarını Türklere açan, yurt yapan bir yerdir. Geçen yıl Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin bu iki tarihi, kadim topraklardan feyiz alan bin yıllık kardeşliği tescilleyen "Terörsüz Türkiye Paradigması" ile de ayrı bir önem kazandığından bambaşka duygularla hatırlanacak. "Terörsüz Türkiye" ideali bir yıl sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tarihi konuşmasıyla devlet ve millet kodları güncellendi.
SÜRECİN EŞİKLERİ
Kıblesi katil Netanyahu olan PKK'ya ilave son uyarı Erdoğan'ın "Terörsüz Türkiye" sürecinde gelinen durumu anlatmasıyla geldi: "Terörsüz Türkiye sürecinde kısa sürede önemli mesafe kat ettik. Süreci kundaklama çabalarına rağmen başardık. Yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşıranlar, kendine yeni patron arayanlar ise kaybedecektir." Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bütün gelişmelerin her yönünü bilen devlet başkanımız olduğundan, isim vermeden ifade ettiği "kıblesini şaşıranlar, yeni patron arayan aparatlar" için son ikazları içeriyor. Erdoğan, "Terörsüz Türkiye" sürecinin eşiklerini açıkladı. "Fitne duvarlarını yıkmak için başlattığımız 'Terörsüz Türkiye' sürecinde kısa sürede önemli mesafe kat ettik. Tüm kurumlarımız çalışmalarını bir kuyumcu titizliğiyle sürdürüyor. Kimin sürece alakasız gündemlerle süreci zehirleme gayretinde olduğu milletimiz tarafından not ediliyor. Süreci kundaklama çabalarına rağmen başardık. Ne yaparsa yapsınlar bu sefer başaramayacaklar. Milletimizin desteğiyle oluşan umut havasının önünde bu sefer kimse duramayacak. Suriye'deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye'dir. Yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak. Kılıç kınından çıkarsa kaleme gerek kalmaz. Biz, tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız."
KARDEŞLİK DUYGUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan derinlikli değerlendirmesinde şunları söyledi: "Ağustos'ta biz 86 milyon olarak tarihin, kültürün, inançlarımızın bir araya getirdiği büyük bir aileyiz. Hepimiz aynı bayrağın altında yaşıyoruz. Rengini şehitlerimizin al kanından alan bu bayrak bizim. Bunu Irak'ta gördük, Suriye'de gördük, daha önce gönül coğrafyamızın birçok köşesinde gördük. Yarın da zulme uğrayanların eman yurdu yine Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Suriye'deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye'dir. Yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşıranlar kendine yeni patron arayanlar ise kaybedecektir." "Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar yan yana yaşayacağız. Türkiye Yüzyılı'nı, büyük ve güçlü Türkiye'yi, önce 'Terörsüz Türkiye'yi, ardından terörsüz bölgeyi gönül gönüle vererek, el birliğiyle gerçeğe dönüştüreceğiz. Biz, tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz, sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız. Terörün, kanın, gözyaşının, ayrılığın karşısındaki her bir vatandaşımızdan destek olmasını bekliyorum. Komutanlarımızı, Mehmetlerimizi hayırla yad ediyorum." Katil Netanyahu'nun arkasına takılan PKK-YPG-SDG'ye son uyarıydı bu sözler. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın bu sözleri geri sayımı işaret ediyor.
SÖYLEMİ DEĞİŞTİ
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Trump'ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın söylem değişiklikleri dikkati çekiyor. Derin ABD'nin Suriye'deki PKK-YPG-SDG ile ilgili büyükelçinin yaptığı konuşma şu idi: "Suriye üniter olacak. PKK-SDG'ye ayrı devletçik sözü vermedik. Suriye ile entegre olmaları lazım." Aradan bir ay geçti. Büyükelçi farklı konuştu: "Federasyon değil ama ona yakın bir yapı" üzerinde çalıştıklarını belirtti. Daha önce federal yönetim modelinin işleyemeyeceğini belirterek, "Tek millet, tek halk, tek ordu, tek Suriye" diyen ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın söylem değişikliği rahatsız edici. ABD yönetimi ile ilgili şüpheler varken Barrack'ın yeni sözleri üzerinde dikkatle durmak gerekiyor. Washington Post'ta yer alan habere göre, Suriye'de azınlıklara yönelik şiddeti katil Netenyahu kışkırtırken ABD'nin pozisyonunda önemli bir değişiklik olup olmadığı sorularını arttırdı. ABD Büyükelçisi Barrack'ın, siyonist Netenyahu'nun Süveyda'daki çatışmaların ardında yer aldığını gayet iyi bildiği bir gerçek. Yeni bir oyun mu var sorusu akıllarda. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Esşara ve Türkiye'nin merkezi bir devlet için uğraştığı ve kararlı olmaları karşısında büyükelçi Barrack'ın alternatifler düşünmesi gerekebileceğini söylemesi rahatsız edici. Suriye PKK'sı SDG'nin başındaki karanlık elebaşı Şahin Abdi'nin Mart ayında entegre olmak için attığı imzadan sonra aradan geçen altı ay içindeki tezgâhları yakından takip ediliyor. İsrail siyasetiyle Fransa'nın kirli tezgâhlara girdikleri, zaman kazanma taktiklerinin ardından Barrack'ın farklı konuşmaları elbette Türkiye tarafından bir yere not edildi. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Malazgirt'te yaptığı "PKK-SDG'nin kıblesi" açıklaması devletin net uyarısını gösterdi. PKK-SDG ya entegre olacak ya da tasfiye olacak. Türkiye'nin kadife eldiven içindeki demir yumruğu gün sayıyor.
