Dünyanın stratejik analizleri ile ünlü Fransız Le Point dergisi, "2025 Yeni Dünya Düzeni" başlıklı kapağında KÜRESEL
SİYASETİN GELECEĞİNDE belirleyici olacağını vurgulayarak, Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'e yer verildi. Derginin analizinde, kutup başları ABD ve Çin arasında olarak bölünmekte olan bir dünyada Ukrayna'daki savaş, Avrupa'daki istikrarsızlık, Ortadoğu'daki Katil Netanyahu'nun Gazze, Lübnan, Suriye işgalleri ve Asya'daki büyük güçlerin karşı karşıya gelmesi gibi her cephede artan gerginlikleri ele alıyor.
ERDOĞAN-Şİ CİNPİNG GÖRÜŞMESİ
Derginin stratejist beyinleri, dünyada yaşanmakta olan süreçleri doğru analiz ediyor. Sadece, son bir ayın diplomasisine bakarsak, Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın 4 büyük liderlerinden birisi olarak, ABD Başkanı Trump'la (2 defa), Rusya lideri Putin'le (3 defa ) ve Çin lideri Şi Cinping ile görüştü. Bu ne demek? Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bugün, diğer üç dünya lideri ile tek konuşan ve buluşan lider konumunda. Yeni Dünya Düzeni inşa edilirken (2040 süreci) gelecek yılları anlamak, akıllı oyunlar kurmak için, dünyanın en etkili 4 lideri) arasındaki temasları, buluşmaları, yapılan açıklamaları ve özellikle satır aralarıyla verdikleri mesajları iyi okumakta büyük yarar var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ŞİÖ ZİRVESİ için bulunduğu Çin'in Tianjin şehrinde, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi. Yapılan açıklamalar şöyle oldu: İki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin etraflıca değerlendirildiği görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili ticaretin dengeli ve sürdürülebilir kılınması için yatırımlarla desteklenmesi gerektiğini, özellikle dijital teknolojiler, enerji, sağlık ve turizm alanlarının potansiyelinin büyük olduğunu, bu minvalde Çin firmalarının Türkiye'de yatırım yapmaları hususunda eşgüdümün artırılmasının fayda sağlayacağını ifade etti.
MAKALENİN SATIR ARALARI
Dünyanın en tecrübeli 4 liderin başı olarak, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kaleme aldığı "Barış ve adalet için ortak yol" konulu makale, Çin'in en büyük gazetelerinden People's Daily'de Çince ve İngilizce olarak yayımlandı. Bu makale ile ,Türkiye-Çin ilişkilerinin yol haritasını veren mesajları şöyle: "Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti, güçlü devlet gelenekleri, kalkınma yolundaki kararlı tutumları ve büyüyen ekonomileriyle Asya kıtasının doğu batı ucundaki iki kadim medeniyetin temsilcileridir. Halklarımız arasındaki münasebetlerin geçmişi binlerce yıl ötesine gidiyor. Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında 1971 yılında diplomatik bağların kurulmasından itibaren kapsamlı siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel ilişkiler istikrarlı bir gelişme kaydetmiştir. Rusya ve Ukrayna'yı Antalya ve İstanbul'da ev sahipliği yaptığımız barış görüşmelerinde bir araya getirerek hem diplomasi trafiğini sürdürdük hem de insani koridorların açılmasını sağladık. Ayrıca Rusya ile Ukrayna arasındaki esir takaslarında da kritik rol üstlendik. Filistin meselesinde kalıcı barışın teminatı bizce açıktır; 1967 sınırları esas alınarak başkenti Doğu Kudüs olacak tam bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti inşa edilmelidir. Filistin Devleti'nin inşası tüm bölgenin kalıcı barışı için hayati önemdedir. Bölgesel barış için atılan adımlar çok cepheli olmalıdır. Ekonomik bağlantılar, altyapı projeleri, enerji iş birlikleri ve kültürel değişim güveni pekiştiren kurumsal unsurlardır. Türkiye farklı coğrafyalarda yürüttüğü projelerle küresel istikrarı güçlendiren insani yardım kapasitesini artıran ve çok taraflı platformlarda çözüm üreten bir aktör olmayı sürdürecektir." Ayrıca Erdoğan'ın Çin liderine BRICS mesajları şöyle oldu: "Şanghay İşbirliği Teşkilatı zirvesi marjında Çin'e gerçekleştireceğim ziyaretim sırasında Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi ile yapacağım görüşmenin, öncelikle aramızdaki güvenin pekiştirilmesine ve ikili ilişkilerimizin derinleştirilmesine katkı sağlamasını temenni ediyorum. Çin Halk Cumhuriyeti'nin öncü bir aktörü olduğu uluslararası toplumun da ortak vicdan ve müşterek çıkarlar etrafında birleşmesinin daha adil ve müreffeh bir dünyanın kapısını açacağına inanıyoruz. Türkiye'nin attığı her adım bölgemizden başlayarak dünyaya yeni ufuklar açmaktadır. Tuhaf zamanlardan geçerken güven tesis etme, diyalog kanallarını açık tutma ve krizleri çözme iradesiyle sorumluluk üstlenmeye devam edeceğiz."
SONUÇ
ERDOĞAN'IN ÇİN SEFERİNİN ANLAM VE ÖNEMİ ŞUDUR: Yeni Dünya Düzeni inşa edilirken Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın ÇİN SEFERİ BİR EKSEN DEĞİŞİKLİĞİ değil. Türkiye'nin yüzü Batı'ya dönüktür. Bu durum Doğu'ya sırtını döneceği ya da ilişkilerini geliştirmeyeceği anlamına gelmez. Yeni Dünya düzeni inşa edilirken, Türkiye, ekonomi, üretim ve teknoloji alanlarında oluşan yeni "güç merkezlerine" uyum sağlıyor. Türkiye BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) dahil olmak üzere Doğu ile bağlarını derinleştiriyor. Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'nden BRICS'e kadar hepsiyle diyalog zeminini genişletme iradesinin arkasında yatan yaklaşım budur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Çin seferinin JEOPOLİTİK VE JEO-EKONOMİK yansımaları daha çok yazılacak ve tartışılacak. ÇÜNKÜ, YENİ DÜZENİ İNŞA EDİLİYOR. TÜRKİYE YENİ DÜNYADA KONUMLANIYOR.
