Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump'la baş başa Beyaz Saray'da konuştu. Erdoğan ile Trump'ın Beyaz Saray görüşmesinde ele alınan konular çok önemli dosyaları içeriyordu, muhakkak jeopolitik yansımaları olacak. BM zirve görüşmelerinden Washington'a geçerken Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Trump ile detaylı bir görüşmemiz olacak" açıklaması yapmıştı. Bu yazımı yazdığım sırada Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası açıklama henüz yapılmamıştı. Aldığımız ilk bilgilere göre Erdoğan-Trump görüşmesinde ikili ilişkilerden bölgesel ve küresel sorunlara kadar pek çok kritik başlık konuşuluyor. Önemli başlıklar masada. Askeri ve savunma sanayi. Lockheed Martin F-16 savaş uçakları, 6 adet F-35 savaş uçağının Türkiye'ye teslimi, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve KAAN projesine yönelik motor tedariki ve Boeing yolcu uçakları alımı.
ABD'nin, Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) kapsamında da yaptırımların kaldırılmasında Trump'ın yapacağı hamleler var. Trump yönetiminin hem CAATSA yaptırımlarının kaldırılması hem de F-35 satışı konusunda Ankara'nın taleplerine sıcak baktığı kaydediliyor.
40 ADET F-16
ABD Büyükelçisi Tom Barrack, bir röportajında 2025 sonuna kadar bu konularda ilerleme olabileceğini kaydetmişti. Erdoğan'ın görüşmede, NATO üyesi bir ülke olarak F-35 sistemlerine ulaşmasının engellenmesinin müttefiklik ruhuna uygun olmadığını anımsattığı ve bu konuda somut gelişme beklediğini ilettiği ifade ediliyor. Türkiye, ABD ile 40 adet yeni F-16 savaş uçağı ve 79 adet modernizasyon kiti satışı konusunda uzlaşmıştı. ABD Kongresi de bu satışı engellememişti. Erdoğan-Trump görüşmesinde bu konuda gelinen son nokta da değerlendirildi. Önemli bir detay: hangarda bekleyen F-35'ler. Erdoğan, Lockheed Martin'in son nesil F-16 Viper modelinden 40 adet ile yüzlerce bomba, füze ve yedek motor almayı da hedefliyor. ABD, geçen yıl İsveç'in NATO üyeliğini onaylayan Türkiye'nin bu talebine yeşil ışık yakmıştı. Türkiye halihazırda yaklaşık 240 F-16 ile ABD'den sonra dünyanın en büyük ikinci F-16 filosuna sahip. Ankara, ABD yapımı savaş uçaklarında kullanılan GE Aerospace üretimi F110 ve F404 motorlarının Türkiye'de üretilmesi için Washington'dan onay bekliyor. Bu motorlar, Türkiye'nin geliştirdiği KAAN savaş uçağı ve Hürjet eğitim uçağında da kullanılıyor. 6 adet F-35 Türkiye'ye verilebilir mi? ABD hangarlarında Türkiye'ye teslim etmek için üretilmiş 6 adet F-35 savaş uçağı duruyor.
Düzenli bakımları yapılıyor. Burası önemli. ABD'nin 2020'de çıkardığı savunma bütçe tasarısı yasasını değiştirmesi gerekecek. Bu değişiklik için Trump'ın Kongre'de Yahudi ve Yunan lobilerini ikna etmesi gerekiyor.
BOEING SATIŞI
F-35 gelemezse ne olur tartışmaları yapılıyor. Türkiye, KAAN'ları 2028 yılından itibaren kullanmaya başlayacak. Filolar haline gelmesine kadar ABD'den alınacak F-16'lar ve Avrupa ortak yapımı Eurofighter savaş uçakları ile olası bir boşluğu kapatacak. F-16 Block 70 versiyonunu Türkiye yapıyor. Alınmak istenen F-16 Block 70 savaş uçaklarının teslimi için Lockheed Martin şirketi üretim planlamasında sıkışıklık yaşandığını ifade ediyorsa da Türkiye'nin TUSAŞ hava merkezi de ortaklaşa üretim yaparak teslimatları öne çekebilir. Erdoğan ile Trump'ın "büyük ölçekli Boeing uçak satışı" konusunu ele aldıkları kaydediliyor. THY ile Boeing arasında uzun süredir uçak satışına ilişkin temasların sürdüğü biliniyor. Trump'ın ifadesine dayanarak bu konudaki uzlaşmanın görüşme sonrasında açıklanması konuşuluyor. Anlaşmanın 200'den fazla uçağı kapsadığına işaret ediliyor. Bölgesel konular başlığında en önemli konu Gazze'de yaşananlar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, işgalci İsrail'in Gazze'deki soykırımının durdurulması ve Filistinlilere insani yardımların ulaştırılması için yapılması gerekenleri Trump'a anlattı. Erdoğan, derhal ateşkes için Trump'tan beklentilerini ifade ettiği belirtiliyor.
BARIŞ MASASI
Türkiye ve ABD'nin en yakın işbirliği yaptığı alanlardan biri Suriye. Erdoğan bu kapsamdaki en önemli önceliğimizi Suriye'nin bütünlüğü, Suriye'de tek ordu, tek devlet olarak ifade etti. Bunu sağlamak için de terör örgütü PKK-YPGSDG'nın 10 Mart anlaşması kapsamında yeni Suriye ordusu ile entegrasyonu oluşturmasının sağlanmasını istedi. Suriye kapsamında Türk-Amerikan ilişkilerini ilgilendiren diğer bir boyut da İsrail'in son dönemde bu ülkeye artan saldırıları. ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir görüşmesi sırasında Türkiye ile sorunların çözümünde devreye girebileceğini kaydetmiş, Netanyahu'dan da "makul" olmasını istemişti. Bölgesel konular kapsamında Türkiye ve ABD'nin işbirliği yaptığı diğer önemli jeopolitik konu Rusya-Ukrayna savaşı. Erdoğan'ın, ateşkes için ve tarafların kalıcı anlaşmaya varmaları konusunda Trump ile Putin'in İstanbul'da Türkiye- Ukrayna dörtlü toplantısı ile sonuca ulaşma planını gündeme getirdiği ifade ediliyor. Görüşmede BOTAŞ'ın Mercuria şirketi aracılığıyla 20 yıl boyunca yaklaşık 70 milyar metreküp sıvılaştırılmış doğalgazı ABD'den tedarik etmesi ile ilgili ön anlaşmasının kamuoyuna duyurulması öngörülüyor. Türkiye, 22 Eylül'de Resmi Gazete'de yayınlanan bir kararname ile 2018'den bu yana bazı ABD menşeli ürünlere uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldırmıştı. Trump'ın görüşmede bunu da vurgulayabileceği belirtiliyor. Geçen yıl 35 milyar dolar olan ikili ticaret hacminde 100 milyar dolar hedefinin yakalanması ve bu yönde karşılıklı yatırımların artırılması için atılacak adımlar değerlendirildi. Erdoğan, New York'ta Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile görüşmesinde yaptığı açıklamada, SDG'nin 10 Mart Mutabakatı'na uyması gerektiğini söylemişti. Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından da Suriye'deki gelişmelerle ilgili çarpıcı bir açıklama geldi. Bakanlık kaynakları, "Suriye Hükûmeti ile SDG terör örgütü arasındaki temaslar dikkat ve hassasiyetle takip edilmektedir" diyerek, "Son olarak Münbiç ve Halep kırsalında Suriye hükûmet güçlerine yönelik saldırılar, SDG terör örgütünün; 10 Mart 2025'te Suriye Hükûmeti ile imzaladığı mutabakata uygun hareket etmediğini ve bölgesel barış ve istikrara tehdit oluşturduğunu bir kez daha açıkça ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin, Şam yönetimini "tek devlet, tek ordu" ilkesi kapsamında desteklemeye kararlı olduğu vurgulandı.
