CUMARTESİ VE PAZAR GÜNLERİNDE, GAZZE'NİN KADERİNİ BELİRLEYECEK, ATEŞKESE ÇOK YAKLAŞILMASINI SAĞLAYACAK GELİŞMELER OLDU. Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'de barış penceresinin açıldığını ve Hamas'ın barışa hazır olduğunu söyleyerek akşam ABD Amerikan Başkanı Sayın Trump'la da an meseleyi detaylıca konuştuğunu belirtti. Erdoğan, "Barış için atılması gereken adımları değerlendirdik. Ardından MİT Başkanımızı Katar'a, Dışişleri Bakanımızı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne gönderdim. Hamas'ın Sayın Trump'ın barış planına verdiği cevabı memnuniyetle karşılıyoruz. Hamas, daha önce defalarca yaptığı gibi barışa hazır olduğunu gösterdi. Böylece bölgemizde kalıcı barış için bir fırsat penceresi aralandı. İsrail'in saldırılarını derhal durdurması bu bakımdan çok önemlidir. Filizlenen barış umutlarının solmasına müsaade edilmemelidir. Tüm taraflar sorumluluk duygusuyla hareket ederse akan kanı dindirmek ve barışı tesis etmek pekala mümkündür. Tek bir masumun daha ölmemesi ve Gazzeli yavruların yüzünün gülmesi için ne yapılması gerekiyorsa Türkiye olarak bunu yapmaya devam edeceğiz" dedi.
HAKAN FİDAN ANLATTI
ABD Başkanı Trump dün Gazze barış planı kapsamındaki hatlara ilişkin haritayı da paylaşarak, İsrail'i ilk çekilme bölgesini kabul ettiğini söyledi ve "İsrail Gazze'ye yönelik bombardımanı derhal durdurmalı" açıklamasını yaptı. NOT: Anlaşma kapsamında İsrail'in ilk çekilme hattı haritası Hamas, ABD Başkanı Trump'ın Gazze planındaki esir değişimini kabul ettiğini ve diğer bazı maddelerin müzakere edilmesi gerektiğini açıklamıştı. ABD Başkanı Trump da Hamas'ın yanıtına ilişkin açıklamasında, "Hamas tarafından az önce yapılan açıklamaya dayanarak onların kalıcı bir barışa hazır olduklarına inanıyorum. İsrail, Gazze'ye yönelik bombardımanı derhal durdurmalı ki esirleri hızlı ve güvenli bir şekilde çıkarabilelim" dedi. Plana ilişkin arabuluculuk yapan Türkiye, Katar ve Mısır'da gelinen aşamadan memnuniyetlerini iletti. Dışişlerı Bakanımız Hakan Fidan, yakın coğrafyamızda(Gönül Coğrafyası) ve küresel olayların ardında oynanan oyunları ve KİRLİ ELLERİ net şekilde tek tek anlattı. Yerli ve milli KAAN UÇAĞIMIZ üzerinden tezgahlanan algı operasyonlarını açığa çıkardı. Bakanımız Fidan, "Türkiye'ye uygulanan açık ve örtülü engellemeler var. Bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece ben bunu kaldırmakla yükümlüyüm. BUNLAR YÜKSEK DEVLET KONULARIDIR" dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, KAAN'a yönelik yaptığı açıklamalar dikkatli okunduğunda, kimlerin tezgah kurduğunu çok iyi anlamamız SÖZ konusu olacak: "Savunma sanayimizde yerlileşmemizde ve millileşmemizde payı olan aktörleri yok sayan bir tartışma çıktı. ASELSAN'da, Baykar'da BMC'de adını sayamadığım firmalarda bir mücadele var. Yüzde 20'den yüzde 80'e gelmiş bir millileşme oranı var.
Ben bazılarının yerlilik çabalarını eleştiriyor olmalarını anlamıyorum. Türkiye'ye uygulanan açık ve örtülü engellemeler var. 2 yıldır çalışıyoruz; Kanada'yı Norveç'i Belçika'yı kaldırdık. Amerika'dakilerin bir kısmı kalktı, bir kısmı duruyor. Bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece ben bunu kaldırmakla yükümlüyüm. Karşı taraf bana mantıklı bir izah getiremezse benim milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir."
TÜRKİYE ETKİSİ
Bakan Fidan'ın, ORTADOĞI yerine BÖLGEMİZ diyerek yaptığı vurgulamalar dikkat çekti: "Bölgesel bir istikrar paktına, platformuna, anlaşmasına, konvansiyonuna ihtiyaç var. Bunu öncülüğünü Cumhurbaşkanımız yapıyor. Ortadoğu olarak girmeyelim tanımlamaya, Bu Batısentrik bir coğrafi tanımlama. Biz kendi bölgemiz diyelim, kendi doğumuz diyelim, kendi güneyimiz diyelim. Buradan baktığımız zaman, bizim kendi coğrafyamızda uzun yıllardır devam eden çatışmaların, bölgesel, bölge dışı müdahalelerin temelinde yatan konu, bölge ülkelerinin kendi aralarında iş birliğini sağlayamamaları ve belli bir miktar güvensizliğin olması. Bu güvensizliği baştan deklare edip ve hiçbir 'ama'ya, 'fakat'a gerek bırakmadan artık bizim bir birbirimizin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve güvenliğine taahhütte bulunacağımız bir anlaşmanın altına imza atmamız gerekiyor. (NOT:ORTADOĞU LAFINI İNGİLİZLER UYDURDU. DOĞRUSU BÖLGEMİZ YAKIN ASYA) Bunun birinci amacı bölge ülkelerinin birbirine karşı olan güvenini mutlak hale getirmek, bu anlaşmaya taraf olan ülkeleri mutlak hale getirmek ki kimse daha sonra bu güvensizlik ortamında dışarıdan müdahalelere zemin hazırlanmasın veya terör örgütleri bundan istifade etmesin veya başka türlü istikrarsızlık oluşturucu hususlar bölgemizde istikrarsızlık oluşturmasın."
VİCDANİ HASSASİYET
Filistin açıklamalarının satır başları: "Bu kriz başladığı andan itibaren bizim bir duruşumuz vardı, bir tespitimiz vardı. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki hassasiyeti en üst düzeyde. Kamuoyumuzun sahip olduğu vicdani hassasiyeti, duygusal hassasiyeti bizim gerçek hayat politikasına mümkün olan en iyi şekilde yansıtmamız gerekiyor. Şu tespitimiz vardı: Uluslar arası Ortak bir duygudaşlık da belli bir noktada vardı ama ortak bir çaba bir türlü olamıyordu." Dışişleri Bakanımız, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'ın yan yana oturduğu, 8 MÜSLÜMAN ÜLKE LİDERİNİN GAZZE ZİRVESİNİN arka planını anlattı: "Biz burada başlattığımız dinamiği öyle bir noktaya getirdik ki, Trump'ın aslında bu noktada ciddi mesajlara muhatap olması gerekiyordu. Bunun için sekiz ülke, 800 milyon Müslümanı temsilen, kendi ülkelerinin toplamı aşağı yukarı, sekiz ülke bütün Müslümanları temsilen, 1,5 milyar Müslümanı temsilen, sekiz lider New York'ta Trump'la bir araya geldiler ve dediler ki: Sayın Trump, biz sizin barış insanı olduğunuzu biliyoruz. Ukrayna'da barışı sağlamaya çalışıyorsunuz, Afrika'da yapmaya çalışıyorsunuz. Burada da barışa ihtiyaç var, yoksa bu gidişat iyi değil. Netanyahu'nun durdurulması lazım. Siz burada Netanyahu ve İsrail üzerinde etki oluşturabilecek tek aktörsünüz. Bunu kullanın her iki taraf lehine. Tabii Başkan Trump'ın bu sorunu sahiplenmesi önemliydi. Daha sonra liderlerin olduğu yerde bir mutabakata varıldı. Başkan Trump orada Batı Şeria'nın ilhakına izin vermeyeceğini beyan etmesi aslında tarihi bir dönüm noktası oldu."
GAZZE'DE ATEŞKES
Hakan Fidan, BM Gazze Zirvesi sonrası gerçekleşen arka kapı görüşmelerine ışık tuttu: "Diğer taraftan liderler bu iradeyi oluşturduktan sonra, biz bakanlara bir müzakere alanı açtılar. Amerika ortada, İslam dünyasını temsil eden bakanların önüne bir liste, bir plan verildi. Daha sonra bizim buna itirazlarımız, değişiklik tekliflerimiz oldu. Bunları İsraillilerle muhtemelen görüştüler, geldiler. Ortada bir deklare ettikleri plan oldu. Bu plan bildiğiniz gibi 20 maddelik Trump planı olarak deklare edildi. Cumhurbaşkanımızın, Türkiye'nin ve diğer İslam dünyasının liderleriyle büyük bir açıkçası iş birliği oldu.
Bugüne kadar gösterilmeyen bir duyarlılık ve koordinasyonla bu iş yürütüldü. Amerika'nın kayıtsız şartsız İsrail'i destekleyen pozisyondan, bir barış yapıcı pozisyonuna evriliyor olması, altı çizilmesi gereken bir nokta."
