Türk turizmcilerin Türk turist sevmediği Türkleri otellerinde istemediğini her fırsatta dile getiriyorum. Bu artık net. Yani sadece benim hüsnü kuruntum değil. "Bir Türk olarak kendi ülkemizde tatil yapamıyoruz.
Bize farklı tarife uygulanıyor dediğimde savunma hep şuydu... Yabancı turizm şirketleri önceden ve büyük alım yaptıkları için onlara ucuza geliyor... Bu açıklama beni hiçbir zaman tatmin etmedi. Çünkü bize de "güya" erken rezervasyon diye sattıkları fiyatlar yurt dışı fiyatlarından kat be kat fazlaydı. Sonuçta bizim turizm şirketleri de (büyük olanlardan bahsediyorum) erken ve büyük miktarda alım yapıyor olmalıydı.
İFADEYE TAKILMIŞLAR!
Neyse otellerin ve turizm şirketlerinin Türkleri kazıklamak için kullandığı yöntemi bir Türk bu kez terse çevirip oteli kazıklamak istemiş.
Rezarvasyonunu İngiliz turizm şirketinden yaptırmış.
Giriş işlemlerinde misafirinin Türk olduğunu gören otel yetkilileri bu duruma çok bozulmuş ve Milliyet farkı adı altında bir fark ödetmiş.
Konu yargıya taşınmış.
Ama asıl önemli fırtına konu sosyal medyaya taşınınca çıktı. Fakat orada da konu yanlış yerinden tutuldu. Yorumlarda herkes millet farkı ifadesine takılınca işletme, "Milliyet Farkı ifadesi için özür diliyoruz. Dikkatsizlik nedeniyle kullanılması hepimizi üzmüştür" cümleleriyle özür diledi. MİLLİYET FARKI terimi başlı başına büyük bir ayıp ama sanki yapılan ayıp sadece bir "dil sürçmesi ya da yanlış bir terim kullanmak"mış gibi geçiştirilecek bir şey değil bu. Zaten sadece tek bir işletmenin uyguladığı bir sistem de değil. Pek çok otelde uygulanıyormuş.
BAŞKA DÜŞMANA İHTİYAÇ YOK!
Yani bütün o toplu ve erken alım tezi çürüdü.
Bunun gerçek bir Türk düşmanlığı olduğu ortaya çıktı. Bence bunun yaptırım basit bir para cezası değil, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek tarifesinden olmalı. Kendi milletinden bu kadar nefret etmek neyin nesidir hiç anlamıyorum.
Bu konuyu konuştuğumuzda "Türkleri tabii istemezler" diyen Türkleri de hiç anlamıyorum.
Niye böyle bir aşağılık kompleksindeler akıl sır erdirmek zor. Türk'ün Türk'ten başka dostu yok deniyordu ya, artık bu cümleyi şöyle değiştirebiliriz.
Türk'ün Türk'ten başka bir düşmana ihtiyacı yok!
