• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
TL’nin değeri istikrarın göstergesi midir?

CAHİT SÖNMEZ

TL'nin değeri istikrarın göstergesi midir?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23 Ağustos 2010
Bir süredir TL'nin diğer para birimleri karşısında değerli olduğu tartışmaları yapılıyor. İhracatçılar memnun değilken, ekonomi yönetimi başarının sonucu olduğuna inandıkları bu durumdan oldukça memnun görünüyorlar.
İhracatçılar memnun olmamakta haksız sayılmaz. Çünkü TL değerlendikçe, ihraç edilen malların dolar cinsi fiyatları da yükseliyor. Fiyat artışları sonucunda ise kaçınılmaz olarak ihracatçılar rekabet güçlerini koruyamıyorlar, küresel krizle küçülen dış ticaret pastasından pay almaları daha da zorlaşıyor. Hem Bakan Çağlayan hem de Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Büyükekşi deyim yerinde ise Merkez Bankası'na yüklenerek TL'nin değerlenmesinin önüne geçmesini istediler. Çözüm önerilerinden birisi de hatırlayacağınız gibi Tobin vergisi idi.

KUR ENDEKSİ
Gerçekten TL, gelişmiş ülke para birimleri karşısında değerli mi?
Evet değerli. Kendi yanıtım değil, Merkez Bankası Başkanı Durmuş'un bu soruya verdiği yanıt böyle. Reel kur endeksine göre bu tespit teorik olarak da ispatlanabiliyor. Merkez Bankası'nın 2003 yılını baz alarak hesapladığı endeks bugün itibarıyla 127'leri biraz aşıyor. Endeksteki değişimi şöyle okuyabiliriz: TL, endekste hesaba dahil edilen ülke para birimleri, yani gelişmiş ülke para birimleri karşında reel anlamda yüzde 27 dolayında değerli.
Dolar ve euro faiz oranlarının çok düşük seviyelerde olması uluslararası piyasa aktörlerini dolar ve euro cinsinden borçlanıp, bunları gelişmekte olan ülkelerin piyasalarına yönlendirmeye teşvik ediyor. Daha açık ifade ile "carry trade" yapıyor yatırımcılar. Döviz girişi yoğunlaşınca TL'nin değerlenmesi de kaçınılmaz oluyor.
Bu faktöre bir ekleme yapalım. Merkez Bankası'nın da altını çizdiği gibi büyüme oranında faktör verimlilik artış hızının katkısı dolar ve euro kullanan ülkelerden daha fazla olunca TL reel olarak değerleniyor. Son yıllarda Türkiye'nin faktör verimlilik artış hızı bazı ülkelerin oldukça üzerinde. Kısaca özetlersek, sıcak para girişlerinin artması bir taraftan döviz arzını bollaştırıyor, diğer taraftan verimlilik artış hızı yükseldikçe TL'nin değerini yukarı çekiyor.
Ekonomi yönetimi başta Bakan Babacan olmak üzere ortaya çıkan bu sonucun genel istikrarı yansıttığını savunuyorlar. Geçmişte insanların maaşlarını aldıklarında döviz büfelerine koşturduğunu, ancak son yıllarda döviz yerine TL'nin itibar gördüğü hatırlatılıyor.

DERVİŞ'İN PROGRAMI
Doğru... Türkiye ekonomisi 2001 krizinden bu yana önemli adımlar attı. Kamu maliyesinde makul noktalara ulaştı, bankacılık sektörü mali anlamda oldukça güçlendi. Ancak, dönemin sorumlu bakanı olan Derviş tarafından tasarlanan "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"nın uygulanmasının alınan yolda en önemli katkı yaptığını unutmamalıyız.
2001 öncesi ve sonrasındaki ekonomilerin karşılaştırılmasında belirgin bir hata yapılıyor. Varsayım, Türkiye ekonomisi dışındaki tüm faktörlerin sabit kaldığı şeklinde. Yani, ABD ve AB ekonomilerinin son yıllardaki performansının, 1990-2000 yılları arasındaki performansla eşit olduğu kabul ediliyor. Oysa, Clinton döneminde bütçede ve dış ticarette fazla veren ABD ekonomisinin, BOP yüzünden ikiz açıkları var son 8 yılda. Aynı zamanda, ABD 2000 öncesinde böyle gevşek para politikası uygulamıyordu. Faizler yüzde 5'lerin üzerinde ve piyasadaki likidite miktarı makul düzeyde olduğu için dolar değerli idi. Aynı resmi AB için de çizebiliriz. Zaten, AB ülkeleri 2000'den önce kendi ulusal paralarını kullanıyorlardı.

ÇİN FAKTÖRÜ
Son olarak enflasyon faktörüne değinelim. Birincisi, 2000'den önce ucuz işçilik anlamına gelen Çin ve Hindistan faktörü yoktu. İkincisi, teknoloji böylesine coşmamıştı, üretim maliyetlerine olumlu katkı yapamıyordu o yıllarda. 2000'den sonra bahsettiğimiz iki faktör küresel enflasyonun çok düşmesini sağladı. Şu anda bir tane ülke var mı enflasyonu üç haneli olan? İstese de başaramaz bu koşullarda!
Sözün özü, TL'nin değerli konumundan siyasi kazanım elde etmek için ortada sonuç var. Lakin, sonucu desteklemek için ortaya sürülen iktisadi nedenler tutarlı değil...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.