Bu yılın ilk çeyreğinde çift haneli büyümeye ulaşan Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte de iki haneli büyüdü. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ikinci çeyrek büyüme rakamı yüzde 10.3 seviyesinde gerçekleşti. Eğer 2010 yılının kalan iki ayında da, iki haneli olmasa da pozitif rakamlar gelirse, yıllık yüzde 6 ya da biraz üzerinde büyümüş olacak Türkiye ekonomisi.
Büyüme rakamlarının detaylarına ve ne ifade ettiğine değinelim...
Büyümenin itici gücü inşaat sektörü olmuş. Sektörün büyüme oranı yüzde 21.9 gibi oldukça yüksek seviyeye çıkmış. Oysa kriz sürecinde inşaat sektörü yıllık bazda yüzde 16.1 küçülmüştü. Şimdi dikkatinizi çekiyorum... İnşaat sektörünün 2009 yılı ikinci çeyreğindeki büyüme oranı yüzde negatif 20.9. Ve en çok küçülen sektör geçen yılın ikinci çeyreğinde. Dolayısıyla, inşaat sektörünün bu denli büyümesinde güçlü bir baz etkisinin olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Yine de, inşaat sektörünün belli bir ivme yakalaması önemli bir gelişme. Çünkü, sektörün yüzden fazla alt dalı var. İnşaat canlandığında birçok sektöre de momentum kazandırıyor.
ÇARKLAR DÖNÜYOR
İnşaat sektörünü yüzde 15.4 büyüme ile imalat sanayi izliyor. İnşaatta olduğu gibi imalat sanayi de geçen yılın aynı çeyreğinde yüzde 11.5 küçülmüştü. Sektörün yıllık bazda küçülme oranı ise yüzde 7. İmalat sanayindeki ikinci çeyrek büyüme oranı da ekonomide çarkların yeniden dönmeye başladığını gösteriyor.
Toptan perakende ticaret ve vergi sübvansiyonların büyümeye katkısı ise sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 14.1 düzeyinde.
Her zaman olduğu gibi ekonominin kurtarıcısı mali sektör, son çeyrekte de yüksek büyüme göstermiş. Sektörün büyüme oranı yüzde 15.2. Üstelik, diğer sektörler küçülürken geçen yıl 8.5 büyümüştü mali kesim. Açıkçası baz etkisi olmadan büyüyen tek sektör diyebiliriz. Zaten geçen yılın büyüme rakamının negatif yüzde 4.7'de kalmasında mali aracılık yapanlar önemli katkı yapmıştı.
Son çeyreğe ait yüzde 10.3'lük büyüme verisi üzerindeki mevsim ve takvim etkileri arındırıldığında rakam yüzde 3.7'ye düşüyor. Daha açık bir ifade ile, geçen yılın aynı çeyreği ile karşılaştırıldığından, bu yılın ikinci çeyreğinin de aynı üretim gününe indirgenmesi gerekiyor. Bu durumda, büyüme oranı bırakın iki haneyi yüzde 4'ün bile altına iniyor.
TARİHİ VERİLER
Cumhuriyet döneminin tüm büyüme verilerini inceledim. İlginç benzerlikler göze çarpıyor. 1923 yılından bu yana Türkiye ekonomisi 13 kez küçülmüş. Bunların 4 tanesi 2. Dünya Savaşı'na denk geliyor. Küreselleşme öncesi dönemdeki küçülmelerin sıklığı çok düşük. Örneğin 1954 yılındaki küçülmeden sonra, 25 yıl üst üste büyüme olmuş. 1980 sonrasında ise ilk küçülme 14 yıl sonra 1994 yılında gerçekleşiyor. Küreselleşme paralelinde yabancı sermaye mobilitesinin artmasıyla küçülme sıklığı da yükseliyor...
Tüm küçülmeleri izleyen yıl ya da yıllarda yeniden büyüme rakamına ulaşılıyor. Yüzde 15.3 ile tarihi küçülmenin geldiği 1945 yılının ardından 1946'da yüzde 31.9 büyüme olmuş. Aynı şekilde, 1995 yılında yüzde 8.1, 2002 yılında yüzde 6.2 büyüme yakalamış Türkiye ekonomisi. Bu döngünün nedeni çok açık. Küçülme sonrası alınan mali ve parasal önlemler, devreye sokulan yapısal reformlar ve yabancı sermayeye verilen tavizler. Tüm bu faktörler ekonominin motorlarının hızlı çalışmasını sağlıyor.
Bu yıl da benzer tabloyu izliyoruz. Türkiye ekonomisi yüzde 4.7 küçülmenin ardından alınan önlemler sayesinde büyüyor. Diğer gelişmekte olan ülkelere göre, daha fazla büyümemizde geçen yılki rekor küçülmenin etkisi var. Onlar da baz etkisi düşük olduğu için az büyüyorlar gibi görünüyor.
