• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Merkez Bankası başarılı sınav veriyor

CAHİT SÖNMEZ

Merkez Bankası başarılı sınav veriyor

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28 Eylül 2010
Hem 2001 Türkiye krizinden hem de 2008 küresel krizinden Türkiye ekonomisinin çıkarılmasında Merkez Bankası'nın uyguladığı ve yerinde aldığı önlemlerin kritik katkısı yadsınamaz. Merkez Bankası için 2001 yılında yapılan kanun değişikliğinin bir milat olduğu açık bir gerçek. Zaten bu gerçekten hareket ederek aklımdan "Merkez Bankası bağımsız olmasaydı, şu an geldiği noktaya yaklaşabilir miydi?" sorusunu geçiriyorum. Tabiki yanıtım hayır. Eğer Merkez Bankası kanun gücünde bağımsızlığını alamamış olsaydı, eskiden olduğu gibi siyasilerin günlük gelişmelere göre dolaylı yönettiği ve yönlendirdiği bir kurumun ötesine gidemeyecekti.

BAĞIMSIZLIK OLGUSU
Medyada "Global Finance Dergisi" tarafından yapılan "dünyanın en başarılı merkez bankası başkanları" sıralaması ile ilgili haberler yayımlandı. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz A notu ile yedinci oldu değerlendirme sonrasında. Bu arada not olarak düşelim, FED Başkanı Bernanke'ye C notu layık görüldü. Yani ABD Merkez Bankası Başkanı'nın vasat olduğuna karar verilmiş.
Öncelikle 2001'de temeli atılan bu yapıda önemli payı olan Kemal Derviş'in hakkını teslim etmeliyiz. Derviş ve ekibi tarafından kaleme alınan ve Meclis'te yasalaşan Merkez Bankası'nın 25 Nisan 2001'de değiştirilen kanunun dördüncü maddesi bakın ne diyor; "Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler."

İHRACATÇININ BASKILARI
Açık bir ifadeyle, kanun siyasi otoritenin Merkez Bankası'nın işine karışmasını engelliyor. İşte bu yüzden, siyasiler, bırakın talimat vermeyi telkin bile edemiyorlar. Sadece serzenişte bulunmakla yetiniyorlar.
Kanun Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sağlıyor. Ancak, uyguladığı "enflasyon hedeflemesi rejimi" ile hesap verebilirlik ilkesi çerçevesinde Merkez Bankası'nın faaliyetleri ve sonuçları bağlamında ciddi sorumluluk yüklüyor. Dolayısıyla, siyasi baskılardan izole olmuş konumuna rağmen eğer hedeflerle uyumsuz bir sonuç çıkmışsa ortaya, hükümete hesap vermesi gerekiyor.
Hatırlarsanız, son yıllarda TL'nin değerli konumu başta dış ticaretten sorumlu bakanlar olmak üzere siyasilerin canını sıkmıştı. Çünkü, onlara da sektörden "baskılar" geliyor, bu koşullarda ihracatın yapamayacaklarını söylüyorlardı. Merkez Bankası "tüm baskı ve telkinleri" duymazlıktan geldi, dalgalı kur politikasından taviz vermeyeceğini her fırsatta dile getirdi. Başkan Yılmaz, toplantılarda ve basın açıklamalarında Türkiye ekonomisinin kriz sürecine girerken sahip olduğu 3 avantajdan birisinin uygulanan kur rejimi olduğunun altını çiziyor.
TL'nin son haftalarda değerlenmesi karşısında Merkez Bankası'nın gerek döviz alım ihalelerini yükseltmesi gerekse zorunlu karşılıkları yüzde 9'dan 11'e çıkarması kur dengelerini sağlamak için, zamanlaması yerinde bir karardı. 2000 yılında gerekli koşullar oluşmadan uygulanmaya kalkışılan sabit kur politikası 2001 krizinin şiddetini belirgin bir şekilde artırmıştı. Bütçe açıkları yüzünden duvara çarpacak olan Türkiye ekonomisi yanlış kur politikası yüzünden daha hızlı çarpmış ve hurdaya dönmüştü. Sonra, gözümüzü açtığımızda IMF'nin kollarında bulmuştuk kendimizi.
Artık, çağdaş merkez bankaları fiyat istikrarı odaklı para politikası ve dalgalı kur politikası uyguluyor. Merkez Bankası da yaklaşık 9 yıldır bu iki temel rejimden taviz vermiyor. 2008 krizinin başlangıcı ve çıkışında ne kadar doğru strateji izlediğimize hep birlikte tanık olduk.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.