• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
2011 bütçesi gerçekçi mi?

CAHİT SÖNMEZ

2011 bütçesi gerçekçi mi?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Ekim 2010
2011 bütçesi Meclise sunuldu. Genelde iyimser olduğunu söyleyebileceğimiz 2011 bütçesinin gelir gider dengelerinin mali disiplin üzerine kurgulandığı görülüyor. Kriz sonrasında Türkiye'de de mali disiplin göz ardı edilerek Keynesyen politikalara başvurulmuş, bazı vergiler indirilmiş, kamu harcamaları artırılmıştı. Maliye "kemoterapiye" benzeyen bu önlemleri zamanında kademeli olarak geri çekmiş, yeniden mali disipline dönmeye çalışmıştı.
Bütçe Kanunu, bu yıl normal takvimin 2 gün öncesinden sunuldu Meclise. Yeni bütçenin büyüklüğü 312.5 milyar TL. Bu büyüklüğün 265 milyar TL'si vergi ve vergi dışı gelirlerle karşılanabilecek. Aradaki fark 33.5 milyar TL bütçe açığı olacak önümüzdeki yıl. Açığın makul olup olmadığı teşhisini koyabilmemiz için gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) oranına bakmak gerek. 2011'de Maliye'nin tahmini GSYH'nın 1 trilyon 215 milyar TL'ye ulaşacağı yönünde. Hem GSYH hem de bütçe açığı tahminin doğru olduğunu varsayarsak, oran yüzde 2.8 gibi düşük seviyeye ulaşıp, Maastricht kriteri olan yüzde 3'ün altında kalacak. 2012 ve 2013 yıllarında ise bu oranının sırasıyla yüzde 2.4 ve 1.6'lara kadar gerilemesi öngörülüyor.
Bu beklentilerin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulayalım...
Öncelikle, beklenen vergi gelirlerinin tahsil edilebilmesinin temel koşulunun belli bir büyüme oranına ulaşmak olduğunun altını çizelim. Çünkü, büyüme, Türkiye'de üretilen mal ve hizmetlerin bir önceki dönemine göre artışını ifade ettiği için, öngörülen büyüklükte vergi ödenebilmesi için önce tüketimin sonra üretimin yükselmesi gerekiyor.

NE KADAR TUTARLI?
2010'da yüzde 6.8 büyüyeceğiz ve 252 milyar TL gelir toplayacağız. Maliye'nin tahmini böyle. Ancak, önümüzdeki yıl yüzde 4.5 büyüyeceğiz ve gelirlerimiz 279 milyar TL'ye tırmanacak. Yani bu yıla göre yüzde 10'un üzerinde artacak bütçe gelirleri. Büyümenin azalması ve gelirlerin artmasından sonra ortaya çıkan "asimetrinin" giderilmesinin yolu etkin vergi toplanması, kayıt dışının önlenmesi ve vergi dışı gelirlerin yükseltilmesinden geçiyor. Bunu başarabilir miyiz sizce? Yıllardır kayıt dışını azaltırız ve etkin vergi toplarız. Gerçekleştiremesek de temennimiz budur. 2011'de de aynı şablonlaşmış niyetlere güveniyoruz.
Tutarsızlığın altını çizdikten sonra, bütçe gelirleri ile ilgili kronik sorunun sürdügünü de vurgulayalım. Batı normlarında vergi gelirlerinin yüzde 70'si gelirden, yüzde 30'u ise tüketimden sağlanıyor. Oysa, Türkiye'de tam tersi vergi gelirlerinin çoğunluğu KDV, ÖTV gibi tüketim üzerinden alınıyor. 2011'de 232 milyar TL'lik vergi gelirlerinin sadece 70 milyar TL'si gelir ve kurumlar vergisinden. Kalan 162 milyarı tüketimden gelecek. Bu adaletsiz vergi yapısının Türkçesi şudur; milyarder ile asgari ücret alan kişi yüzde 70 aynı oranda vergi veriyor.

FAİZ DIŞI FAZLA
Diğer konuya geçelim. 2001 krizinde Türkiye ekonomisinin dipten çıkmasında en kritik katkıyı yapan "faiz dışı fazla" gelecek yıl bütçesinde de çapa olarak kullanılacak. Faiz dışı fazla, bütçe gelirlerinin, bütçe giderlerinde yer alan transfer harcamaları içindeki iç ve dış borç faiz ödemelerinin ayıklanarak, kalan giderden belli oranda fazla olmasını ifade ediyor ve GSYH'ya oranlanıyor. Önümüzdeki yıl beklenen oran öylesine düşük ki, 2001 krizinden 2007 seçimlerine kadar yakalanan yüzde 6.5'lık yüksek seviyelerden eser yok. 2011'de faiz dışı fazla yüzde 1.2, 2012'de yüzde 1.5 ve 2013'de yüzde 1.7 olması hedefleniyor.
Mali disiplinin korunacak olması, kamu borçlanma gereğinin düşük seyretmesi "kamu borçlarının çevrilebilirliği" için önemli. Yunanistan ve İspanya'nın durumu ortada. Borç stoku çevrilebilir olursa faizler de düşük kalabiliyor. Böylece, hem kamu açığı finansman maliyeti düşüyor hem de para politikalarının etkinliği artıyor.
Sonuç olarak, yukarıda işaret ettiğim asimetrinin yarattığı tutarsızlık rakamların gerçekçi olmadığını gösteriyor. Ancak, yine de, mali disiplinin temel alınması ve faiz dışı fazla kriterinin çapa olmasının diğer temel makroekonomik parametrelere pozitif katkı yapacağını söyleyebiliriz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.