• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Faiz ve faiz dışı araçlar

CAHİT SÖNMEZ

Faiz ve faiz dışı araçlar

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Mart 2011
Gelişmekte olan ülkelerde merkez bankaları kolları sıvadı, faiz artırımı ile parasal sıkılaştırmaya gidiyor. Büyük olasılıkla yakın zamanda gelişmiş ülke merkez bankaları bu sürece katılacak gibi görünüyor. Tabi ki, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da uluslararası konjonktüre uymak zorunda. Ancak Merkez Bankası "parasal sıkılaştırmada" politika faiz oranı yerine "faiz dışı araçları" kullanmayı tercih ediyor.
14 Nisan tarihinde "Çıkış Stratejisi" çerçevesinde, Merkez Bankası hem kısa vadeli faiz oranlarını hem de 7 gün vadeli repo faiz oranlarını kullanarak "dual" bir politika izliyor. Kısa vadeli faizlerle borç alma ve borç verme faiz oranlarını belirleyerek bankalarla yapacağı likidite işlemlerine ayar veriyor.

TOP BANKALARDA
Geçen yıl Aralık ayından bu yana borç alma ve borç verme faiz oranları arasındaki farkı açıyor. Diğer bir deyişle faiz koridorunu genişletiyor. Vermek istediği mesaj çok net, "Bana gelip para vermeyin, benden para istemeyin." Böylece, para piyasalarını etkinleştirdiğini düşünüyor Merkez Bankası.
Kısa vadeli faiz oranlarında defalarca değişikliğe gitmesine rağmen, politika faiz oranlarını Aralık ayına kadar yüzde 7 de sabit tutmuştu. Oysa diğer merkez bankaları politika faiz oranlarını yükselterek parasal sıkılaştırmaya gidiyor. Merkez Bankası parasal sıkılaştırma sürecinde çoğunlukla faiz dışı araçları kullanarak, deyim yerinde ise topu bankalara atmış, onlar üzerinden piyasadan likidite çekmeye çalışmayı tercih etti.
Bu noktada, Merkez Bankası mevduatlara uygulanan zorunlu karşılık oranlarını vadelere göre yeniden ayarlayarak, hesapladığı tutarda likiditeyi piyasadan almayı amaçladı.

FAİZ İNDİRİMİ
1 aylık mevduatlarda 10'a, 3 aylıklarda 9'a ve altı aylık mevduatlarda yüzde 7'ye yükseltti zorunlu karşılıkları. 1 yılda ise aynı oranı korudu yüzde 6 ve 1 yıldan uzun mevduatlarda da yüzde 5'e düşürdü. Tüm bu ayarlamalar sonrasında Merkez Bankası'nın kendi hesabına göre 9.8 milyar TL piyasalardan eksilmiş olacak.
Merkez Bankası hem krizden çıkışta önlem olarak verdiği likiditeyi geri alıyor hem de son aylarda hızla artan kredi hacmi genişlemesini baskılıyor. Bu önlemlerin bir kısmı bankalarca uygun görülürken bir kısmı karlılıklarında azalmaya yol açacağı gerekçesiyle kabul görmüyor. Neyse, hassas konulara fazla girmeyelim...
Politika faiz oranlarını diğer gelişmekte olan ülkelerden farklı yönde kullanıyor Merkez Bankası. Başta Brezilya olmak üzere, bazı Latin Amerika ve Uzakdoğu Asya ülkeleri sıcak paraya karşı maliye cephesinden önlemlere başvurdukları için faizleri yükselterek parasal sıkılaştırma yapabiliyor. Merkez Bankası ise politika faiz oranlarını "faiz geçişkenliğini" kullanarak aşağı çekiyor, böylece cari açığın önüne geçmeye çalışıyor. İki ay üst üste yaptığı 75 baz puan indirimden sonra Şubat toplantısında değiştirmeme kararı vererek yüzde 6.25 seviyesinde tuttu. İki nedeni var birbirine bağlı. Birincisi, Merkez Bankası da faiz indirimi ile bırakın cari açığı baskılamayı, fayda etmediğini ve daha da yükseldiğini gördü. İkincisi, bankalar politikayı inandırıcı bulmadıkları için faiz oranlarında tepki vermiyor. Hatta pozisyon değişiklikleri ile, yani tahvil ve bono satışları ile faiz oranlarının yükselmesine neden olmuşlardı. Bir yerde bu politikalara devam etmemesi yönünde Merkez Bankası'na bir nevi mesaj vermişlerdi.
Para Politikası Kurulu'nun kısa süre içinde toplantısı var. Faiz oranlarına yönelik karar alacaklar. Büyük olasılıkla gerek politika gerekse kısa vadeli faiz oranlarında değişikliğe gitmeyecek.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.