• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Düşük enflasyon da iyi değil

CAHİT SÖNMEZ

Düşük enflasyon da iyi değil

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06 Mart 2012
Merak etmeyin, Türkiye için bu başlığı atmadım. Türkiye'nin enflasyonu, bırakın düşük olmayı en yüksek ülkeler sıralamasında dereceye girecek kadar yüksek seviyelerde aslında. Tabii ki yazının başlığından gelişmiş ülkeleri kastediyorum. Düşük enflasyon, gelişmiş ülkelere, ABD ve Avrupa ülkeleri gibi ve büyüme hızı bu yıl düşecek Çin'e, para politikalarını daha da gevşetmek için uygun zemin yaratıyor. Daha açık ifadeyle, düşük enflasyon sayesinde kolay yoldan büyüme hızını yükseltmek için para musluklarını rahatça gevşetebiliyor bu ülkeler. Ancak, hastaya verilen kan gibi likidite de kısa vadede piyasalara can veriyor ama uzun vadede fatura biraz ağır oluyor.
ABD'nin tüketici enflasyonu yüzde 2.9'larda. 2010'da yüzde 1.6 seviyesinde idi. Yüzde 80 yükselmiş ama sorun görünmüyor. Euro Bölgesi'nde ise yıllık bazda yükselişin sınırlı olduğunu görüyoruz. Yüzde 2.3'den yüzde 2.7 düzeyine yükselmiş geçen sene itibariyle. Piyasalara likidite enjekte eden ülkelerden İngiltere'de enflasyonda düşüş olmuş, yüzde 4'den yüzde 3.6'ya inmiş. Japonya ekonomisi ile enflasyon olgusunu yan yana getirmeyelim bile. Uzun süre deflasyonla boğuşmuş bir ülke olduğundan...

BİLANÇOLAR GENİŞLİYOR

Düşük enflasyona güvenen ABD, 2008 krizinden bu yana 3 kez para verdi piyasalara. İki kez parasal genişleme yaptı, QE1 ve QE2 (quantity easing). Bunlara ek olarak bir de "operation twist" ile tahvil değişimi yapıp, piyasaya daha uzun vadeli likidite bıraktı. 3 operasyon sonucunda ABD Merkez Bankası (FED) toplam 2.3 trilyon dolar piyasalara likidite enjekte etmiş oldu. Yaklaşık 800 milyar dolar bilanço büyüklüğü ile girdiği 2008 krizi sonrası 3 trilyon dolara ulaşmış bir bilanço noktasına geldi.
Avrupa Merkez Bankası'nın bilançosu da 4.5 trilyon doları aştı. Geçen yıl Kasım'da başkanlığa gelen Draghi, düşük enflasyon algısı ile fiyat istikrarı yerine finansal istikrarı ön plana çıkardı. Bu yüzden, son birkaç ayda iki parti 3 yıl vadeli 1 trilyon euro civarında likidite verdi bankalara. Japonya ve İngiltere merkez bankaları da benzer şekilde düşük enflasyon ikliminde para veriyorlar.
Merkez bankalarının aldığı bu aksiyonların ardında temel ekonomik gerekçeler yatıyor. Bir taraftan, büyüme hızı açısından "sert inişi" engellemeye çalışıyorlar diğer taraftan bir ya da birkaç ülkenin ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda domino etkisini azaltmayı hedefliyorlar. Büyüme hızının kademeli düşüşü için kredi mekanizmasının çalışması ve bankaların tüketim ve firmaların yatırım harcamaları için para plasmanı yapmaları gerekiyor. Ancak verilen paraların bir kısmı piyasalara yatırım amaçlı gidiyor bir kısmı da bankalar bünyesinde likit olarak duruyor. Likidite enjeksiyonu sonrası IMF bu yıla ait büyüme oranlarını genellikle yukarı doğru revize etti, nasılsa kredi ile ekonomiye kanalize olacağı düşüncesiyle. IMF'ye göre küresel ekonomi bu yıl yüzde 3.3 büyüyecek.

NEREYE KADAR?

Yukarıda özetlediğim gerekliliğin yanı sıra madalyonun diğer yüzünde, düşük enflasyonlara güvenip para politikalarında manevra alanını genişleten merkez bankalarının finansal piyasalarda oluşturdukları balonlar bulunuyor. Öylesine sağlıksız değer kazanıyorlar ki, ufak bir olumsuzlukta hava kaçırmaya başlıyorlar. Bu arada, olan küçük tasarruf sahiplerine oluyor, uçan tasarruflarını ellerinden kaçırdıkları uçan balon gibi seyretmek zorunda kalıyorlar.
Son 3 yılın zirvesine çıkan S&P 500 Endeksi 1360'lara, öncü endekslerden Dow Jones 13 binin altına geriledi. Avrupa'nın amiral gemilerinin hisse senetlerinden oluşan Stoxx Endeksi de bu hafta yüzde 1.5 civarında kayıp yaşadı. İMKB'nin zaten geçen haftadan bu yana tadı yok. Tahviller, altın ve emtialar da hava kaçırıyor. Gösterge tahvil faiz oranı kısa süre içinde 20 baz puan yükseldi.
Merkez bankaları balonları şişirip piyasalara veriyorlar, aktörler de oynarken biraz abarttıkları için balonlar hava kaçırmaya başlıyor. Bakalım merkez bankalarının nefesleri nereye kadar dayanacak? Şubat enflasyon verilerine bir sonraki yazımda değineceğim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.