• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Ekonomide bozulma

CAHİT SÖNMEZ

Ekonomide bozulma

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11 Temmuz 2013
Mali piyasalardaki volatilitedeki artışlar sonrası Türkiye ekonomisine ait bazı temel parametrelerde de bozulmalar başladı. Bu doğal sonucun ortaya çıkmasının nedenini her fırsatta vurgulamaya çalışıyoruz... Yapısal reformlar olmadan kalıcı düzelmenin sağlanması mümkün değil. Sadece konjonktüre bağlı geçici iyileşmeler görülür, bunun ötesine geçemez.
Küresel ekonomi ilginç bir döngü yapıyor. 90'lı yıllarda gelişmiş ülkelerin rahat ettiği, buna karşın gelişmekte olan ülkelerin krizlerle boğuştuğu bir sürece tanık olduk. 2000'in ilk 10 yılında, 2008 küresel krizinin etkilediği 5-6 ay hariç, rahat etme sırası gelişmekte olan ülkelere geçti. Yoğunlaşan sıcak para akımları sayesinde Uzakdoğu Asya ülkeleri, Latin Amerika, tabi Türkiye de resmen ihya oldular. 2000'in ikinci 10 yılı ise hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için çokta parlak geçmeyecek gibi görünüyor. 2008 krizinden çıkmak için ABD ve AB'den pompalanan dolar ve eurolar epey bir baş ağrıtacak.
Sıkıntılı geçecek şu yıllarda Türkiye ekonomisinin bulunduğu noktayı analiz etmeye çalışalım...

İLK ÜÇ
Enflasyon yeniden yükselişe geçti. Kötü olan, kurların bir üst banda geçmesi enflasyonu biraz daha baskı altına alacak önümüzdeki aylarda. Haziran ayı itibarıyla, TÜFE yüzde 8.3'e çıktı. Merkez Bankası Başkanı Başçı, Ağustos'ta düşüş olabilir açıklaması yaptı. Demek ki Merkez, Temmuz ayında da artış bekliyor enflasyonda. Zaten bu açıklama kur ateşinin düşecek varsayımına dayanıyor. Ya düşmezse? Diğer ülkelerin enflasyonlarına bakalım isterseniz: ABD'de yüzde 1.4, Euro bölgesinde -0.6, Çin'de yüzde 2.1. 90'lı yıllarda bizim gibi yüksek enflasyonla boğuşmuş Brezilya'da yüzde 5.8, Kolombiya'da yüzde 2 ve Meksika'da ise yüzde 4.6. Türkiye'den daha yüksek enflasyonu olan ülke yok mu? 2 ülke yakaladım, birincisi Venezüella yüzde 35.2. Diğeri Hindistan yüzde 9.3. Yani ilk 3'teyiz yüksek enflasyon sıralamasında. Ne yazık ki, yüzde 8.3 enflasyon rakamında henüz kur etkisi yok.
İhracat yeterli artışı sağlanamamasına karşın, ithalatın daha hızlı yükselmesi cari açığı tetikliyor. Aynı zamanda, büyüme hızının iç talebe kalmasına neden oluyor, katkısı sınırlı kaldığı için. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 5.7 seviyesinde. Eğer, ihracat ivmelenmezse oran biraz daha yukarı gidebilir. Tüm ülke verilerine baktığımda önce kaygılandım; eyvah cari açıta dünya lideriyiz gibi düşündüm. Neyse, bizden kötü iki ülke yakaladı; Ukrayna ve Güney Afrika. Bunda da ilk 3'teyiz anlayacağınız.

İÇ TALEP İLE
Diğer bozulan parametre ise kredi hacmindeki artışın makul seviyelerin üzerine çıkmış olması. Aslında yukarıda değindiğimiz sorunla oldukça yakından ilintili. Dış talep, yani net ihracat büyüme üzerinde etkili olamıyor. Böyle olunca büyümenin lokomotif görevini iç talep yapmak zorunda kalıyor. İç taleple olsa ne olur demeyin. Çünkü, iç talep öncelikle tasarrufların düşmesinin ve kredi hacminin genişlemesinin zeminini hazırlıyor. 2011 yılı yüksek büyüme hızının faturası, geçen sene Merkez Bankası'nın uyguladığı "iç ve dış talep dengeleyici" politikalarla azaltılıyorken, 2013 yılında birazda politik baskılarla ikincil plana itildi Merkez Bankası tarafından. Daha açık olalım... Merkez Bankası TL faiz oranlarındaki düşüş zamanlamasını biraz politik telkinlerle yapmayı yeğledi. TL faizlerinin negatif reel düzeyde olması tabi ki zayıf tasarruf seviyesine etki yapamayacağı gibi kredi iştahını da artıracak. Son büyüme rakamına bir ekleme yapalımİç talep ağırlıklı büyümede özel kesimden öte kamu kesimi tüketimleri ağırlıkta oldu. Kısacası, iç talep ve zayıf dış talep kaynaklı büyüme tahmin edeceğiniz gibi tatminkar düzeylere çıkamayacak.
Seneye seçimler var. Biraz popülizme kayıp makroekonomik politikalar gevşetilirse sorunlar listesi kabarır. Her şeye rağmen tek vazgeçilmemesi gereken nominal çapa var; 2001 krizinden bugüne sağlanan iyileşmelerde başrolü oynayan "mali disiplinden" hiçbir şekilde taviz verilmemesi hayati önem taşıyor. Buradan hatırlatalım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.