• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Reel getiriler negatifte

CAHİT SÖNMEZ

Reel getiriler negatifte

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16 Temmuz 2013
Nominal getiriden enflasyonu arındırdığımızda ulaşıyoruz reel getiriye. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Haziran ayında mevduat, tahvil gibi klasik yatırım araçlarından tutun oynaklığı oldukça yüksek olan altın ve hisse senetlerine kadar bir dizi tasarruf enstrümanının reel getirisi negatif olmuş. Yani, bırakın getiriyi yatırımcıların tasarrufları erimiş.
En büyük kayıp hisse senetlerinde gerçekleşmiş. Borsa İstanbul'un reel kaybı yüzde 15.59 düzeyine kadar çıkmış geçen ay. Haziran başı BİST 100 endeksine 100 TL yatıran bir tasarruf sahibinin ay sonu itibariyle 84.41 TL'si kalmış cebinde. Kayıp listesinin ikinci sırasında altın geliyor. Nominal getiriden TÜFE'yi çıkardığımızda ortaya çıkan gerçek getiri - % 2.19 seviyesine iniyor.

SADECE DÖVİZ POZİTİFTE!
Hani bir söz vardır, ne uzar ne kısalır, mevduat tam da böyle... Aslında uzatmıyor, çok az kısaltıyor. Yani yatırımcısına kazandırmıyor, çok az da kayıp yaşatıyor. Haziran ayında mevduatın enflasyon sonrası getirisi yüzde -0.35 gibi nötr bir düzeyde kalmış. Tahvilin gerisi biraz daha kompleks... Eğer yatırımcı tahvili alıp vade sonuna kadar beklerse başta taahhüt edilen faiz oranını alıyor ki, bu da mevduat faizleriyle üç aşağı beş yukarı aynı. Dolayısıyla, vade sonuna kadar tahvili taşıyan bir yatırımcının reel getirisi mevduat gibi negatiflere iniyor. Ancak, tahvili alıp vade sonunu beklemeden Borsa İstanbul'da ikincil piyasada satmak istediğinde reel getirisi bir o kadar daha azalıyor. Çünkü, piyasa faiz oranları yükselince getirisi düşük olan tahvil değer yitiriyor. 1 ay önce nominal değerden alınmış bir tahvil nominal değerin oldukça altından satılabiliyor.
Uzun süredir yerlerde sürünen dolar ve euro Haziran ayının getiri rekortmenleri olmuş. Euro'nun enflasyon arındırıldıktan sonra sadece 1 ayda gerçek getirisi yüzde 4.71. Dolar ise yüzde 3.04'lere kadar tırmanmış. Yıllık bazda doların reel getirisi yüzde - 3.49, euro'nunki yüzde 1.58. Son ayda tam anlamıyla zıplama yapmışlar diyebiliriz. Bu arada Merkez Bankası'nın da zıplamadaki katkısını unutmayalım.
Bu getirilerle tasarruf oranı yükselebilir mi?
İç talep ile büyümenin faturası halen önümüzde duruyor. Yüksek kredi hacmi, yüksek cari açık ve düşüş tasarruf oranı. Bu fasit dairenin kırılabilmesi için tasarrufların kesinlikle yukarı çekilmesi gerekiyor. Tasarruf oranları sıralamasında bizden kötü sadece birkaç ülke var. Türkiye yüzde 13'ler ile çok gerilerde. Yüzde 50 ile Çin birinci. Zaten Uzakdoğu Asya ülkelerinin ortalaması yüzde 30'un üzerine çıkıyor. Gelişmekte olan ülke ortalaması ise yüzde 23.

TEŞVİK YETERLİ DEĞİL

Tasarrufların yükseltilmesi için ilk adım olarak bireysel emekliliğe yüzde 25 "devlet katkı payı" ile ciddi teşvik getirilmişti. Şimdi, bireysel emeklilik fonlarının getirilerine bakıyorum, döviz cinsi fonlar hariç neredeyse tüm TL fonları yılbaşı itibarıyla negatifte. Üstelik sistemdeki bir katılımcının bireysel emeklilikten çıkması için bir yasal engel de yok. Getiri üzerinden yüzde 15 vergisini öderse, tıpkı mevduat hesapları gibi, arkasına bakmadan gidebilir.
Sözün özü, piyasalar yapay yollarla yönlendirilmeyi sevmiyor. Daha doğrusu tahammül edemiyor. Faizlerin yüksek bulunması ve bu yüzden düşürülmesi gördüğünüz gibi uzun sürmüyor. Çok büyük olasılıkla birkaç aydır faizlerin aşağı marjı, Merkez Bankası'nın haftaya alacağı aksiyonla yeniden yukarı çekilecek. Daha açık bir ifadeyle, geri al (undo) tuşuna basacak Merkez...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.