'Grinin Elli Tonu' filminin başrol oyuncusu Dakota Johnson'dan bahsedeceğim. (Grinin Elli Tonu, 40 milyondan fazla baskıyla dünyada en fazla satan romanı. Yazarı E.L. James, "Bu bir aşk romanı" dese de, milyonlarca satışın sebebi erotik bir içeriğe sahip olması. Ne kadar kötü olduğu konusunda edebiyat çevreleri ve eleştirmenlerle hemfikir olduğum yegane kitaptır, bence de 'berbat' çünkü!)
Bir tek adını sevmiştim kitabın, her neyse kitap senaryolaştırıldı ve filmi aynı adla 14 Şubat'ta gösterime girecek (Sevgililer Günü'nde gösterime girecek olması çok itici geldi bana; aşk da anlam değiştirdi bu yüzyılda, ne yazık.)
Önce Tippi Hedren'i hatırlatacağım size, dünyanın en sevilen 'kült' (gerilim) filmlerinden biri olarak kabul edilen ve usta yönetmen Alfred Hitchcock'un çektiği 'Kuşlar'ın başrol oyuncusu. 1930 doğumlu Hedren, kariyerine model olarak başlamış. 1952 yılında aktör Peter Griffith ile evlenmiş. Tesadüfen Hitchcock ile tanışınca da hayatı değişmiş bir anda. Tippi Hedren'i dünyaca meşhur biri yapan 'Kuşlar'daki Melanie karakteri. Melanie'nin getirdiği başarıdan sonra dünyaya getirdiği kızına da 'Melanie' adını vermiş Hedren. Evet, bildiğimiz Melanie Griffith'in annesi Tippi Hedren. Melanie de kariyerine model olarak başlamış ve çok genç yaşta da oyunculuğa merak sarmış. 14 yaşında aşık olduğu ve 18'inde evlendiği Don Johnson'ın peşinde koşmaktan öyle yorulmuş ki bir dönem alkol ve uyuşturucu tedavisi görmüş. 'Miami Vice' ile 90'larda dünyayı kasıp kavuran Don Johnson'dan olan kızının adı Dakota Johnson. Nihayet konuya geldim anlayacağınız; Grinin Elli Tonu'nda izleyeceğimiz Johnson üç kuşaktır oyuncu bir ailenin kızı ve şu sıra tek bir endişesi var, o da bir televizyon programında söylediği şey "Ya babası filmi seyrederse."
Adriana Lima meselesi üzerine birkaç kelam
Çok şükür bir Victoria's Secret defilesi daha gördük, daha doğrusu fotoğraflarını gördük. Melekler olmasa ne yapardık, ne yer ne içer, ne konuşurduk, bilemedim.
Victoria's dedik, Secret dedik. Adriana Lima demeyecek miyiz? Diyeceğiz tabii. Dünyanın en güzel kadınlarından biri kabul edilen Lima'nın tez zamanda Acun Ilıcalı ile evleneceği, magazin basınımızın çarpıcı haberiydi. İki yıl önce Ilıcalı'nın eşi Zeynep Ilıcalı ile bir röportaj yapmıştım. O dönem Adriana İstanbul'a gelmişti ve ailece kaynaşmışlardı. Bakınız Zeynep Hanım'a ne sormuşum ve nasıl cevaplamış:
* Adriana Lima'yı gezdirmişsiniz hafta içi, nasıl bir insan?
- Bir insanın ruhunun güzelliği dışa yansır derler ya, ne kadar doğru. Adriana en yakın dostlarımdan biri oldu. O kadar mütevazı ki inanamazsınız. Onun da 2 yaşında bir kızı ve çok sevdiği bir kocası var. Show TV'deki kafeteryaları görünce bana 'Ne olur, Miami'deki evimi dekore edeceğim, gel bana fikir ver' dedi. Çok gururlandım.
* Sizi gayet iyi anladım, çok da sevdim. Ayrıca Adriana gibi dünyayı o kadar iyi bilen zengin bir kadın size bunu söylediyse, önemlidir.
- Gideceğim zaten bayramda yanına.
* Nerelere gittiniz Adriana ile, size de gelmişler diye duydum?
- Bize geldiler, doğru. Çok iyi vakit geçirdik. Onunla çok keyifli gezdik ve eğlendik. Çok mutlu ayrıldı buradan.
Vah vah
* Hatice Aslan ehliyetini kaptırmış! Kaptırmış diye başlık olur mu? Olur, çünkü magazincilerin böyle bir dili var. Durup dururken kadıncağızın ehliyetine el konmuş gibi algılanıyor. Her neyse ehliyetine el konan oyuncu ağlamış, perişan olmuş. Allah başka dert vermesin diyeceğim. Bir de ehliyete el konma sebebi neyse, tekrar etmese iyi olur.
* Bedelli askerlik yapması muhtemel oyuncuları sıralamış gazeteler. Bazıları birkaç ayla hatta bir günle kaçırıyormuş. Üzüldüm mü? Üzülmedim.
* Bedelli askerlik konusunu bence kadınlara sormalılar. 'Erkeği adam eden yerdir asker ocağı' denir, erkek ne kadar adam oluyor askere gidince, kadınlar anlatsa ya.
