Mutlaka okudunuz, duydunuz. 89. kez düzenlenen gecede onurlandırılan film 'La La Land' olarak yanlış anons edildi! Şaka gibiydi gerçekten, "şaka değil bir hata var" dendi ve ödül, 'Moonlight'a gitti. Eski kurtlar Warren Beatty ve Faye Dunaway'in açıkladığı En iyi Film'in yazılı olduğu zarf hatalıydı çünkü.
Her neyse, sinemaseverlerin ortak kanısı 'Moonlight'ın kazanması yönündeydi, öyle de oldu. Bir miktar geçen yıl 'bembeyaz' geçtiği için çok eleştirilen Oscar törenine, bir miktar yeni başkan Trump'a inat; gece renklendi, renklenmekle kalmadı.
Bir Müslüman oyuncu ödül aldı. 'Moonlight'ta canlandırdığı karakter ile ödül aldı Mahershala Ali. Sonuna kadar hak etti üstelik.
Bir de, En İyi Yabancı Film ödülü 'The Salesman' ile İran'a, yönetmen Asghar Farhadi'ye gitti.
Farhadi, Trump'ın insanlığa sığmadığını söylediği göçmen politikasını protesto ettiği için ABD'de değildi. Gece boyunca Donald Trump eleştirildi zaten...
CASEY FAVORİMDİ
Erkek bir güç sembolü değildir.
Erkeği ve erkekliği yücelten, başarı ve gücünün altını çizen filmlerden fenalık gelmişti ki, 'Manchester by the Sea' imdada yetişti. Ülkemizde 'Yaşamın Kıyısında' adıyla gösterimde olan film, başrol oyuncusu Casey Affleck'e ödül kazandırdı. Film baştan sona gri bir fonda geçerken, çocuklarını ve karısını trajik bir şekilde kaybeden adamın çektiği kalp sızısı ve hayata tutunma çabasını anlatmakta.
Affleck, oldukça zor ve sıkıntılı karakteri öyle büyük bir başarıyla canlandırıyor ki, diğer filmleri ve adayları görmeden, "alacak heykeli" dedim.
Üst düzey bir performans, basit ama çarpıcı bir hikaye içinde bu denli zarif bir şekilde ortaya çıkıyorsa, Akademi başka bir adaya yoğunlaşamadı belli ki.
Sinema ezilen, güçsüz kadınları anlatmaya bayılır, erkeğin böylesine acı çektiği ve ezildiği roller pek çıkmıyor.
Erkek zorlanır, ağlar, üzülür, dertleriyle baş edemez, evlat acısı çeker, sürünür, üstelik bunları içki ve uyuşturucuya sığınmadan; aslanlar gibi kendi bünyesinde halleder.
Bazı erkek, acısıyla yaşamayı tercih eder, acıdan vazgeçmez bir bakıma, kaybettiklerinden vazgeçmektir. 1975 doğumlu ve bir vegan olan Affleck'in oyuncuğunu ve kısık sesini, hilelere kaçmayan yaratıcılığını ustaların ustası Marlon Brando'ya benzettiğimi de eklemeliyim.
KIYAFETLER KÖTÜ
Oscar töreninden daha fazla ilgi çeken Kırmızı Halı seremonisi, bu yıl berbattı desem yeridir.
Modanın hiç bu kadar yaratıcılıktan uzak, kadını da erkeği de silikleştirdiği bir yıl olmamıştı.
Dünyanın en güzel kadınlarını, vasat bir Anadolu şehrindeki düğün salonunda, daha da kötüsü bir kına gecesi eğlencesinde gibi gösterebilmek de bir başarı olabilir mi?
Beyaz en fazla tercih edilen renkti, modeller ve eski güzellik kraliçeleri olmasa, magazin sayfalarını kim dolduracaktı merak ediyorum.