1970'li yıllara gelindiğinde; sahneler güzel, alımlı bir kadınla tanıştı.
Roma'dan geldiği söyleniyordu ama şarkıcılıkla ilgili bir geçmişinden söz edilmiyordu. Sahneye çıktı. Zeki Müren'le birlikte o meşhur Manolya Bahçesi'nde sahne aldı.
Biraz İngilizce, biraz İtalyanca şarkılar söylüyor ama sesinden çok bu güzelliği ve alımıyla dikkat çekiyordu.
Asıl adı Perihan Benli idi.
Zeki Müren, alt kadrosuna aldığı bu Avrupai kadına 'Romalı Perihan' adını takmıştı. Romalı Perihan İzmir'e aşıktı, sık sık geliyor, konserlerle geçimini sağlıyordu.
Gazetecilerin yakın dostuydu, sohbetlere bayılırdı, özellikle bizim yakışıklı Tayfur Göçmenoğlu'na büyük ilgi gösterirdi.
İzmir'de magazinin temel taşlarından olan Tayfur, bir magazin eksiği söz konusu olunca, Romalı Perihan'ın argo deyimle aynalı (güzel) resimlerinden birini bulur, altını bir güzel döşerdi.
Bir, iki, beş, on, belki 50 kez.
Yeşilçam'ın gözdelerinden Hüseyin Baradan da o sırada gazetenin fotoğraf editörüydü aynı zamanda. Romalı Perihan gazeteye geldiğinde Tayfur'un onunla ilgili yaptığı haberlerin küpürlerini çıkardı, "Bak; dünyada Tayfur'dan daha büyük hayranın var mı?" dedi. Perihan'la, Tayfur Göçmenoğlu tanıştılar, güzel yıldız birden, "Şu sırada dulum, seni de beğendim, evlenelim mi Tayfur?" dedi.
Tayfur kıpkırmızı oldu, ne söyleyeceğini şaşırdı. Ama iş espride kaldı, dostluk epey sürdü.
Şen şakraktı ama biraz da fiyakalı...
Romalı Perihan'ın İtalyan Sineması'ndan çok sayıda dostu vardı ve pek çok filmde de oynamıştı. Klaus Kinski ile başrolünü paylaştığı bir film, İtalyan Sineması'nın sükseli yapıtları arasına girmişti: "Karanlık Oda" adlı bu filmde ele avuca sığmaz bir kadını canlandıran Perihan, o yılların gözde dergilerinden Hayat'a bile kapak olmayı başarmıştı.
Romalı Perihan, uzun yıllarını geçirdiği İtalya'da Roma sosyetesinin gözbebeği idi. Bu süre içinde devrik İran Şahı Rıza Pehlevi'nin yeğeni ile evlilik yapmış, bu evliliğini yedi yıl sürdürmüştü.
Roma'da 'Prenses Perihan' olarak çağrılıyordu.
Türkiye'ye gelip yerleşince plaklar doldurdu ama İtalyanca şivesinin cilvesi yüzünden bu plakları pek satılmadı. Bir-iki filmde oynadı. Sonra inzivaya çekildi. Geçenlerde öldüğünde 74 yaşındaydı. Tam bir İzmir tutkunu Perihan bu kentte kendisini çok mutlu hissettiğini söylerdi.
Bu kentte pek çok dost da edinmişti. Ölümü hepsini üzmüştür sanırım.
ANADOLU ANA etkinliği büyük ilgi topluyor
Kurtuluş Savaşımızda destanlaşmış fedakarlıkları ve kahramanlık öyküleriyle toplum hafızasında yer etmiş 'Anadolu Kadını'nın ortak davranışlarını, yön verdikleri olayları ve dönemde sembolleşmiş şahsiyetleri sanat aracılığıyla topluma tanıtmak amacıyla yola çıkan Samet Ocakoğlu, İzmir'de uzun yıllar anılacak bir sergi ile karşımızda.
Ocakoğlu bu ilginç girişimini şöyle değerlendiriyor:
"İzmir, Aydın ve Gaziantep'te gerçekleştirdiğim sanatsal bilgi sunumlarında tarihimizin değerlerini sanat aracılığıyla toplumun huzuruna getirmenin hazzını tatmış, manasının derinliklerinde duygular edinmiş olarak Anadolu Ana etkinliği için sarf ettiklerimi tarihe saygı vesilesi görmekteyim.
Etkinlik Emir Ayşe, Akıncı Makbule Hanım, Nazife Kadın, Kara Fatmalar, Meryem Nine, Halime Çavuş, Şerife Bacı ve nice isimli, isimsiz kahraman huzurunda sanat aracılığı ile bir saygı duruşudur." Anadolu Ana etkinliği bu ülkenin geleceği olan çocuklarımıza anlatılacak güzel bir öykü barındırmaktadır.
Anadolu Ana etkinliğinin resmi açılışı İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu'nun gösterisiyle, İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi Kültürpark Sanat'ta 5 Mayıs 2016 Perşembe günü gerçekleştirildi.
Ocakoğlu, 18 Mayıs 2016'ya kadar sunumda olacak ANADOLU ANA Sanatsal Bilgi Sunumu Etkinliği Sergisi boyunca her gün sanatsal materyaller üzerinde canlı sunumlar ve söyleşiler gerçekleştirecek.