Türkiye'nin tanınmış 20 siması, gerçek gazeteciler, Adnan Akın, Ali Hendekçi, Aydın Bakanoğlu, Burhan Felek, Ferruh İlkünsal, Haluk San, İhsan Biricik, Namık Sevik, Nezih Demirkent, Orhan Vedat Sevinçli, Rıdvar Yelekçi, Samim Var, Tarık Bilgin, Tevfik Ünsi, Necmi Tanyolaç, Necati Bilgiç, Sacit Demircan, Necati Karakaya ve Yalçın Toker, spor yazarlarını bir çatı altında toplamak, onlara mesleki eğitim vermek, görgü ve bilgilerini artırmak hedefiyle 1963 yılında Türkiye Spor Yazarları Derneği'ni kurdular.
Çoğunluğu ebediyete göçtü, öyle isimler ki, "Kalemini kır, sakın satma" prensibini şiar edinenler.
TSYD yıllar geçtikçe büyüdü, büyüdü, özellikle Üç Büyüklerin, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın katılımıyla gerçekleşen ve sezon öncesi yeni transferlerin de oynadığı TSYD Kupası'ndan elde edilen gelirle çok büyük maddi imkanlar elde edildi.
Uzun yıllar TSYD, Gazeteciler Cemiyetlerini bile gölgede bırakarak Türkiye çapında ün kazandı. Önce Ankara ve İzmir şubeleri ardından, Adana, Bursa, Trabzon, Konya ve Antalya şubeleri kuruldu.
Ama Üç Büyüklerin TSYD Kupası maçlarını oynamaktan vazgeçmeleri nedeniyle mali kaynak kesilince yönetimlerdeki erozyon da başladı.
Son yıllarda durum iyice tatsızlaştı, Şubeler Genel Merkez'le problemler yaşadı, karşılıklı yolsuzluk iddiaları, kaynakların keyfe göre kullanıldığı tartışmaları TSYD'yi kuruluşundan bu yana geçen 53 yıl sonra ilk kez Olağanüstü Genel Kurula götürmek zorunda bıraktı.
Geçen hafta içinde yapılan genel kurula Türkiye'de ne kadar üye varsa katılma hakkı verildi. Bu genel kurulun yol ve diğer masraflarla TSYD'yi 200 bin lira civarında zarara uğrattığı öne sürülüyor, bilmiyorum ve bu da beni pek ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren genel kurulda spor yazarlarının birbirlerine girerek yarattıkları çirkin, esef verici tablolar. Daha genel kurul başlamadan, iki başkan adayı Oğuz Tongsir ve Naci Arkan taraftarları arasında, çıkan tartışmalar öyle boyutlara erişiyor ki, Divan Başkanlığına seçilen Beden Terbiyesi Eski Genel Müdürü, eski gazeteci Mehmet Atalay, "Bu kongre bu şartlar altında yapılamaz" diyerek salonu terkediyor.
Gitti mi 200 bin lira boşuna.
Bir daha olağanüstü genel kurul yapılacak, daha bir o kadar masraf, yazık...
Ama daha önemlisi spor yazarlığı kimliği büyük yara aldı.
Gerçek spor yazarları, tarafların birbirlerine girerek kongrede yaşattıkları çirkin tabloları esefle kınadılar. Gerçekten öyle. Biz gazetelerde, televizyonlarda, taraftarların yarattığı olayları kınıyor, onlara sportmenlik adına nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin fetva, kulüp başkan ve yöneticilerine de birbirleriyle dalaşmamaları yolunda telkin veriyoruz. Şimdi demezler mi bize, "Yahu siz önce kendinize çekidüzen verin, birbirinizi yiyorsunuz" diye.
Söyleyecek bir sözümüz olabilir mi?
Türkiye Spor Yazarları Derneği 53 yıldır faaliyette ama tek dikili ağacı bizim TSYD İzmir Şubesi'nin Alsancak Tevfik Fikret Lisesi arkasındaki lokal. Çok değerlendi, değeri milyon ediyor.
Rahmetli Şevket Özçelik başkanken, yine rahmetle andığımız Rıdvan Burteçin'in de kendi arsasında yapılan binada indirim sağlamasıyla bu lokal kazanıldı. Koca derneğin Türkiye'de bir başka tapulu malı yok. Ama işin ilginç yanı, bizim İzmir Şubesi'nin burası ile ilgili tasarruf yetkisi yok. Tüzüğe göre Genel Merkezin malı. Dernek bunca tehlike yaşarken, bir mali sıkıntıya girildiği taktirde ve hiç dilemeyiz bu lokal satılırsa...
Garantiye alınmak için ne yapılır bilemem ama, haciz ve ipotek gelirse İzmirliler oturup ağlar artık.
Çekler'i Altınordu kurtardı
Ülkemizi UEFA Avrupa Gençlik Ligi'nde temsil eden Altınordu U19 takımının başarılarını hayranlıkla izliyoruz. Bornova Doğanlar Stadı'nda Çek Cumhuriyeti'nin Sparta Prag takımını 6-2 mağlup etmesini de büyük sevinçle karşıladık.
Sparta Prag takımı yarım düzine gol yedi ama yine de Altınordu takımını hararetle kutladı. Niye biliyor musunuz ? Altınordu onları ceza almaktan kurtardı da ondan. Bu tip maçlarda sporcu sağlığına çok önem veren UEFA, takımlarda bir doktorun bulunmasını şart koşuyor. Ama Çek takımının yöneticileri İzmir'e doktor getirmeyi unutmuşlar. Bu nedenle ceza almaları işten bile değildi. Ama konuk takımın yardımına Altınordu Denek Başkanı ve Gazi Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salih Mertan yetişti.
Hastaneden Dahiliye Mütehassısı Dr. Ümit Yoket ve ekibini getirtti, bu ekip Çekler tarafından sağlık ekibi olarak gösterilerek ceza gelmesini önledi. Anlayacağınız Çek'ler artık bizim (1) numaralı dostumuz.
Gözlük
Okuma yazma bilmeyen köylünün biri, mektubunu okutmak üzere köy muhtarına gitti.
Muhtar: "Gözlüğüm yanımda değil ki, okuyayım" dedi.
Köylü o gün kasabaya gitti ve bir gözlükçüye uğradı.
Her türlü gözlüğü denedikçe "Nafile, bununla da okuyamıyorum" dedi.
Yorulan ve sabrı tükenen gözlükçü sordu: "Sen okuma yazma bilir misin?" Köylü hayretle baktı ve cevapladı:
"Okuma bilseydim, gözlük ister miydim?"