Aramızda kalsın diye başlayan cümlelerimizin arkasına sakladığımız ne çok, "sözde sırrın" gizliliği mevcut.
Yüzyıllardır var olan bir ihtiyaç. Kendimizi anlatma ve karşımızdaki kişiden onay alma duygusu. Çevremizdeki insanlar tarafından bilinmesini istemediğimiz bilgileri niye her şeye rağmen anlatma isteği içinde oluruz diye uzun uzun düşünebiliriz ama sonuca ulaşmak zordur.
Kralların hükümdarların ve ülke liderlerinin paylaşım duygusu olduğu konuları daha sonra "sır" olma olasılığı taşıyor mu acaba? Güvenmek kelimesiyle birlikte yan yana bir özdeşleşme midir? Özel bilgilerimizi içerir. Bu nedenle onları sadece özel insanlara söyleriz, çünkü sırlarımız ortaya çıkarsa itibarımıza zarar verebileceklerinden korkarız. Bir insana sırrınızı başkasıyla paylaşmamasını söylediğinizde, karşınızdaki kişi istemeden de olsa, takıntılı ve kaygılı bir ruh haline bürünebilir. Oldukça sıkıntılı bir durumdur.
Çoğu zaman sırlarınızı güvendiğiniz insanlarla paylaşırsınız, ancak onların da bu sırrı kendi "güvendikleri insanla" paylaşma ihtimalini unutursunuz.
Eskiden büyüklerimizin bir sözü vardı.
"Söyleme sırrını dostuna, onunda dostu vardır, o da söyle dostuna" Peki bu kadar gizemli bilgiler niye bu kadar ağızlarda sakız olur ve biz hala bu olaya "sır" olarak bakabiliyoruz. Anlaşılması zor bir bilmece gibi.
Sır saklamak sanattır. Özel bir tutumdur.
Kişiyi farklı kılar. Karşındaki en özel duygularını size anlatıyor, kimsenin duymasını istemediğiniz bilgileri size veriyordur.
Medya dünyasında ve TV'lerin haber ve paparazzi programlarının kargaşasını anlatmaya gerek yok. Her şeyin tartışılıp ortaya dökülmesinin ardında yaşanan kaosların bitmeyen hikayelerini dinlemek belki de çok hoşa gittiği için bu denli izleniyor.
Birilerinin gizliliklerini öğrenmek hoşumuza gidiyor ve çevremizde tek olmadığımızı görmek bize sakinlik veriyor ve dertlerimize yalnız olmadığımızı gösteriyor. Dünyada kusuru olan biz değiliz duygusu içimizi ferahlatıyor.
İNSANIN KAMBURU
Sır tutmak, bir olgunlaşma evresidir.
İlginç bir evredir. Çocuksu duygularınız bitmiştir. Büyümekte ve güvenilir bir insan olma göstergesinin garip bir tavrıdır.
İnsanların dostluklarının sırlarını birbiriyle paylaşması güzel bir şey olsa da, arkadaşlığınızın bitmesi halinde koz olarak karşı tarafın kullanması korkusu yaşayabiliriz. Sonuç olarak bu tür olumsuzluklarla karşılaşma olasılığımız güçlüdür. İnsanoğlu beşer şaşar diye boşuna dememişlerdir. Yine de birinin sırrını öğrenme ve onu koruma durumları büyük bir sorumluluktur ve herkes bu konuya sıcak bakmayabilir. Psikologların yükü ağırdır. Tabii biz astrologların da. Bazen de her şeyi bilme ve anlatılanlara tanık olma insanın kamburu gibidir.
Esma yuvadan alınmış bir çocuk olduğunu yıllar sonra öğrendiği zaman hayal kırıklığı ve depresyonik durumlarını atlatabilmek için günlerce terapi almıştı.
Ayşe yıllarca çok sevdiği ve eşinin geçmişinde sakladığı bir çocuğu olduğunu öğrenmenin şaşkınlığından kolay kurtulamayınca bu evlilik adliye salonlarında dramatik bir şekilde noktalanmıştı. Sır havuzları o kadar geniştir ki; iyi niyetle gizlenen durumlar daha sonra bir hayatın seyrinin değişmesine neden olabiliyor. Her ailenin kendi içinde bir giz durumları muhakkak vardır.
Yaşadığımız ülkelerin de çoğu zaman ağzımıza sakız bile olmuş bir deyimi vardır.
"Devlet sırları" dediğimiz. Evet biz sırlarımızla varız ve var olmaya devam edeceğiz.
Yaşamın kendisi kocaman bir sır zaten.
