"Herkesin bir hikâyesi vardır... Kimi kâğıda kazır hikâyesini, kimi yüreğine...
Anlaması zor anlatması imkansız cümlelerin etrafında döner yaşanmışlıklarımız.
İsteriz ki, hayatımızı paylaştığımız insanlara örnek olalım, herkes bizim hikayemizde bir duygu bulsun. Kelimeler sihirlidir. Binlerce kez konuşarak halledemediğimiz konuları bir çırpıda kağıda dökeriz.
Yaşamla ölüm arasında sıkıştırdığımız sürede hepimiz bir serüven içindeyiz. Paylaşma duygusu muhteşemdir. Anlamsızlığa farklı bir anlam katar. Yaşadığımız gezegenin üstünde binlerce hayat ve senaryo gizlidir.
Kimsenin mükemmel bir hikayesi yoktur.
En güzel zamanların en acı anların içinde saklı olması ve bizim bunu bilmemizin imkansız olması, ne ilginç bir durumdur.
'HAYATIM BİR ROMAN'
"Benim hayatım bir roman" Bir dönem hepimiz söylemişizdir. Yaşamın zor dönemeçlerinde, dibe çöktüğümüz zamanlar vardır. Bir daha hatırlamak istemeyiz.
Anlatılan her olayı zamanlama farkıyla bir başka biçimde hepimiz yaşıyoruz. Eksiği ve fazlasıyla birbirimizin benzeri hikayelerin kahramanlarıyız.
'YORGUN SAVAŞÇILARIZ'
Garip bir dünya kaosu içinde yuvarlanıp giderken, şikayet ettiğimiz ne varsa herkes bu zincirin içinde ve tüm ortak kaygılarımız aynı.
Nefes nefese bir koşturmaca içindeyiz ve özlediğimiz, erteleyerek yaşadığımız hayatın kıyı köşe kapmacalarındayız. Hepimiz yorgun savaşçılarız. İyimser olmak için çabaladığımız ne varsa, su gibi akıp gidiyor. Olumsuzlukların içinde kaybolmak istemesek de, güzel olan bir şeyin tadını çıkarma zevkinin kalmaması gibi bir durumun paylaşımcılarıyız.
'KENDİMİZDEN BİR PARÇA'
Çoğalttığımız insan manzaraları altında yaşanan olayların arkasında neden kendimizden bir parça buluruz? "EMPATİ" yeteneğim güçlüdür diyenlere de nedense pek inanmam.
Beynimizde eğer karşısındaki kişinin anlattıklarında geçmişten bir kodlama mevcutsa, farkında olmadan o kişinin olayına karşı ilgisiz kalamıyor hatta, onu ne çok anladığımızı kendimize ister istemez itiraf ediyoruz. Acı, sevinç, öfke, heyecan, korku, sevgi yaradılışımızda mevcut olan duygular. Sadece yaşadığımız olayların arasında görevlerine göre paylaşım yapmışlar.
İnsan insanın hem öğretmeni hem öğrencisi oluyor.
Aslında hepimiz alışkanlıklarımızın kurbanı değil miyiz? Belki de bu yüzden yaşamda birçok güzellikler teğet geçiyor. Belki de bu yüzden mutluluk şansımızı kaçırıyor ve sonra kaybolmuş zamanlarımız için ağlıyoruz.
Karşımızdaki kişilerin bağıra çağıra anlattığı hikayeleri gülümseyerek dinlemenin adı herhalde "OLGUNLUK" dedikleri şey oluyor.
Altında " Bende yaşamıştım ama bak yıkılmadım ayaktayım" duygusunu saklıyor.
Doğum, ölüm benzerlikleri de yaşam sonunun bildiğimiz sonuçlarıdır. Toplama çarpma ve karesini aldığımız her hikayenin bir eşleşmesi vardır.
'DUYGULARA SARILIYORUZ'
Birbirimize verdiğimiz ödünç hayatlarda hepimiz varız aslında. En dramatik olaylarla el ele, kol kola yaşıyoruz ve birbirimizden rol çalıyoruz. Ne yaparsak yapalım hayatımızın her anına sahip olamıyoruz. Yaşadıklarımızla, yapamadıklarımız arasında uzayıp giden bir pişmanlığın kayıp pazıllarını birleştirirken, eksik zamanların anına koşturup duruyoruz.
Küçük bir an. Bir ışık. Bir ses. Bir kokuya esir düşüyor uzun süredir varlığını unuttuğumuzu zannettiğimiz duygulara sarılıyoruz. Bu dünyadan eksik gitmenin telaşını hep hissedeceğiz, yaşam modelimiz ne olursa olsun...
Dudaklarımızda bitmeyen bir tekerlemelerden biridir eğer yolunda gitmeyen bir ilişki yaşıyorsak. "Yanlış zamanda yanlış insandı o" Sanki doğru zamanların doğru ilişkileri varmış gibi... Aradığımız kimdi.
Amacımız neydi? Hikayelerinde bir son baskısı vardır. Raflardan çıkarıp okurken geçmişi anımsatan acılar ve gülümsemeler arasında kaybolduğumuz nostaljiler...
Anladım ki bitişler ve alışkanlıklar arasında sıkışmış kalmış bir duygu veda etmek. HOŞÇAKAL kelimesinin gücü altında son imzayı atarak yürümek de hayatın bir başarısıdır.
Mutlu bir hafta diliyorum...
GÜNÜN SÖZÜ
Hayat hikayenizi yazarken, kalemi başkasının tutmasına izin vermeyin..
Harley Davidson