Eğitim, bir ülkenin geleceğini belirleyen en önemli stratejik alandır.
Tarih boyunca toplumların yükselişi de, gerileyişi de eğitim politikalarıyla şekillenmiştir. Bugün ülkeler arasındaki rekabet, yalnızca ekonomik güç ya da doğal kaynaklarla değil, insan kaynağının niteliğiyle belirleniyor. Bu nedenle modern dünyanın kalkınma vizyonu, eğitim üzerinden yeniden tanımlanıyor. UNESCO ve OECD'nin raporları, çağdaş eğitim sistemlerinin artık bilgi aktarımının ötesine geçtiğini ortaya koyuyor.
Dijital okuryazarlık, yapay zekâ farkındalığı, eleştirel düşünme ve yaratıcılık, 21. yüzyıl müfredatının temel unsurları arasında. Dünya Ekonomik Forumu'nun "Eğitim 4.0" vizyonu da teknolojiyi öğretmenin yerine koymuyor; tam tersine öğretmeni bir rehber haline getirerek öğrencinin bireysel gelişimini destekliyor.
YAPAY ZEKA DERSİ
Bu dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biri Çin'de yaşanıyor. Pekin yönetimi, 2025'ten itibaren ilkokuldan liseye kadar her öğrencinin yılda en az sekiz saat yapay zekâ dersi görmesini zorunlu hale getirdi. Dersler teknik bilgi ile sınırlı değil, problem çözme, etik ve inovasyon becerilerini de kapsıyor.
Böylece Çin, geleceğin küresel rekabetinde fark yaratacak yeni bir insan modeli inşa ediyor. Bu vizyon, Türkiye'nin eğitim tarihinde çok özel bir yere sahip olan Köy Enstitülerini hatırlatıyor.
Enstitülerin sistemi, uygulamalı öğrenmeye dayalı, muhakeme gücü yüksek ve tam donanımlı bireyler yetiştirme anlayışı üzerine kurulmuştu. Hatta birçok uzman, enstitü mezunlarının bilgi birikimini yüksek lisans hatta doktora seviyesine denk görüyor. Çin'in AI temelli hamlesi de benzer biçimde, eğitimi salt müfredattan çıkarıp geleceğin insan tipini inşa etmeyi hedefliyor. Türkiye, Çin ile olan uluslararası ilişkilerini de göz önünde bulundurduğunda rol model alabilir.
GELİŞİMİN TEMELİ
Dijitalleşmeyi, yapay zekâyı ve bilimsel temelli pedagojiyi eğitim sistemine entegre etmek, ülkemiz açısından kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Çünkü dünyada fark yaratmanın yolu, eğitimi geleceğin ihtiyaçlarına göre yeniden kurgulamaktan geçmektedir.
Eğitim neticede; ekonomik büyümenin ve toplumsal gelişmenin temelidir. Bu bağlamda eğitimin ekonomik kalkınmadaki rolünü önemseyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), uzun yıllardır eğitime doğrudan yatırım yapmaktadır.
Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu'nun açıkladığı "154 İlçeye 154 Okul" projesi, bu vizyonun en somut örneklerinden biridir. Bugüne kadar 241 okul tamamlayan TOBB, bu yıl 45 yeni okul daha öğrencilerle buluşturuyor.
UMUTLARI YARINIMIZ
Hedef, toplam 307 eğitim tesisini ülkemize kazandırmak.
TOBB'un bu vicdani sorumluluğu çocuklarımızın geleceğini şekillendirecek bir altyapıyı topluma armağan etmektir. Nasıl ki, Çin yapay zekâ hamlesiyle dünyada fark yaratmak için idealist olurken, Türkiye de Köy Enstitüleri mirasını dijital dönüşümle birleştirmek zorundadır. TOBB'un 154 okul projesi bu vizyonun güçlü bir örneğidir. Çünkü gelecek, çocuklarının gözlerindeki ışığı ne kadar parlatabildiğimize bağlıdır.
Onların umudu, bizim yarınımızdır.
Bir çocuk sevindirmek en büyük sevaptır.
