• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Rezervasyonsuz alamıyoruz

HAKAN URGANCI

Rezervasyonsuz alamıyoruz

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31 Ağustos 2025

Halka seslenen mağazalarda tezgahtarlar çok sıcak ve samimidir. Oysa lüks mağazaların tezgahtarları satış danışmanlığına terfi etmiştir ve onlar çok başka bir satış stratejisi izlerler. Onlar en az müşterileri kadar kibirli görünmek, fazla ilgilenmemek hatta müşteriye tepeden bakmak konusunda eğitilmişlerdir. Böyle mağazalarda eski zenginler kendilerini tanıdık bir ortamda hissederken yeni zenginler beden diliyle adeta dışlanırlar. Böylece eşli zenginlerden de çok para harcayarak bir anlamda kendilerini beğenmeyen tezgahtardan intikam alırlar. Bu bir alışverişten çok sen benim kim olduğumu biliyor musun davranışıdır.

DAVRANIŞ KALIPLARI
Yeme içme sektöründe de bu davranış kalıbı değişmez. İşletme, fiyatının yüksekliği ölçüsünde kibirlidir. Rezervasyonsuz girmek zinhar mümkün değildir. Ayrıca rezervasyonu olsa da müşterilerin çoğu 'beğenilmediği için kapıdan çevrilir. İçerisi boş da olsa mekan 'çok dolu' algısı yaratılarak insanlar kapıda kuyrukta bekletilir. İnsanlar kapıdaki görevliye öfkelerini kusarlar. Oysa dışarıdaki kötü polis, içerideki yetkili iyi polistir . Ve bu küçük oyun her zaman işe yarar. İnsanlar mekanlara girebilmek için torpil arar, hatta personelle kavga ederler. Bu tolere edilebilir küçük tatsızlıklar mekanın ismini gitgide büyütür. Çünkü mekana girmeyi başarabilen azınlık, bu küçük zaferlerini ballandıra ballandıra anlatır. Kapıdaki kötü ejderha öldürülmüş, içerideki sözde büyük hazine elde edilmiştir. Zira insanlar bedel ödedikleri şeyleri fazla paha biçerler. Böylelikle bu küçük dedikodu gazetesi mükemmel işleyecek, her fani mekana girebilecek kapasitede olup olmadığını en az bir kez deneyecek, sen benim kim olduğumu biliyor musun tuzağına düşecektir. Kara sevda olması için ortada büyük bir engel olmalıdır. Büyük aşklar büyük nefretlerle başlar. Ve lüks işletmeler bunu gayet iyi bilirler.

DİLDEKİ AKRABALIK
Dilin ve kavramların yolculuğu bir toplum hakkında çok şey anlatır. Mesela ben bu akrabalık ilişkileri ve terimleri hakkında çok beceriksizim. Kayınço olana kadar kayınço ile enişte arasındaki farkı bilmiyordum. Öğrendim ama hala mantıklı gelmiyor. Hepsi tamam da elti ile görümceyi de hep karıştırdım. Eltinin tanımına bakınca şu açıklamayla karşılaştım: Kardeş karılarının birine göre ötekinin adı... Kafam daha da karıştı. Nasıl bir toplumsa, her bir akrabaya ayrı isim vermeyi becermişiz. Bu da toplumumuzda akrabanın ne derece yaşamsal bir öneme sahip olduğunu bize anlatıyor. Oysa Avrupa'da, Amerika'da iki aile değil iki kişi evlenir. Bu yüzden özellikle de kan bağıyla ilgili akrabalık terimleri pek önemsenmez. Dünürler eltiler görümceler uçulmaz havada. Daya uncle'ı, daya aunt'u, hepsine olur.

ZAMANA DİRENMEK
Zaman hepimizin düşmanı. Yerçekimi ve oksidasyona yenik düşen canlılarız. Bu yüzden kozmetik ürün ve uygulamalara dünyanın parasını ödüyoruz Oysa Hiçbir güzellik çeşidi zamana direnemez. Ne protezler, ne dolgular, ne silikonlar zamandan muaftır. Zamanla erimeyen , sarkmayan, çatlamayan, kırışmayan tek bir şey vardır. Kibarlık, zarafet zamanla yenik düşmeyen, hep canlı ve diri kalan tek güzellik çeşididir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.