Yakınımız, dostumuz, arkadaşımız pek çok hakim, savcı ve avukat tanıyoruz. Bunlar içinde anayasa değişikliği oylamasında "evet" verecek olanlar da var, "hayır " verecek olanlarda. Ben özellikle "hayır" görüşünde olan arkadaşlarımı anlamaya, itiraz noktalarının neler olduğunu tespit etmeye çalışıyorum. Bu arkadaşlarımı dinlediğim zaman iki gözlemim oluyor genelde. Birincisi, Anayasa Değişikliği Paketi'ni yeterince incelememişler ve sadece televizyonlarda yürütülen bol polemikli tartışmalardan devşirdikleri argümanlarla kanaat oluşturmuşlar; ikincisi, kanaatlerini oluştururken önemli ölçüde Ak Parti karşıtlığı belirleyici olmuş.
***
Yine gözlemlerime dayanarak söylüyorum; 12 Eylül'de oylanacak Anayasa Değişikliği Paketi'ni açıp önyargısız inceleyen her hukukçu, tereddütleri devam etse bile, bu pakete olumlu oy vermek gerektiği duygusuna kapılıyor. Çünkü ben, her hukukçu da kendi iç dünyasına karşı onu dürüst davranmaya zorlayan bir dinamiğin işlediğine inanırım. Ülkesini seven, hukukun üstünlüğü idealine inanan bir hukuk adamı, askeri mahkemelerde sivillerin yargılanmasını ortadan kaldıran, hukuk düzenini altüst eden darbe dönemlerine son veren, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı tanıyan maddelere niçin 'hayır' desin ki? AİHM'de görülen iki bin davanın yüzde 95'inin aleyhimize sonuçlanması yargı düzenimizin yerlerde süründüğünü göstermiyor mu?
"Bu değişiklik paketini Ak Parti hazırladı, o nedenle hayır vermeliyiz" diye düşünen hukukçuların olduğunu biliyorum ve çok hatalı buluyorum. Burada yazmaktan yoruldum; anayasa dediğimiz temel metinlerin evrensel anlamları vardır. Anayasalar, siyaseti de etkileyen metinlerdir ama siyasi bir mukavele değildir. Anayasalar sosyal mukavelelerdir. "Anayasa yapmak için uzlaşma gerekir" tezi de son derece çürük, antidemokratik bir tezdir. Kurucu iktidarın temsilcilerinin elinden çıkmış, hukuksal denetim organından geçer not almış (Anayasa Mahkemesi), daha sonra da en büyük ve en geniş mutabakat organına, kurucu iktidarın kendisine, yani doğrudan halka sunulmuş bir değişiklik teklifi daha nasıl bir uzlaşmaya ihtiyaç duyabilir ki?
Sorun gelip yine Ak Parti'ye dayanıyorsa, biliyorum çok naif bir espri olacak ama o vakit Ak Parti'nin yaptığı hızlı trene de binmeyelim; otoyollarını kullanmayalım; hükümet katkısıyla İzmir'e yapılan raylı sistemi bırakalım sadece Ak Partililer kullansın.
***
Sözün kısası, bu değişikliklerle birlikte, HSYK oligarşik yapıdan kurtuluyor ve üyelerin yarısı hakim ve savcılar tarafından demokratik usullerle seçiliyor. Aksini iddia edenler yalan söylüyorlar, HSYK hem batılı bir formasyona kavuşuyor hem de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi güçleniyor. İlk kez barolar Anayasa Mahkemesi'ne üye gönderebiliyorlar. Daha onlarca hukuk açısından olumlu yenilik getiriyor bu değişiklik paketi.
O nedenle, ben hukukçu olsam "evet" derdim.
