Ben bu ülkede yaşayan Kürt kökenli biri olsaydım, hem de herkesten evvel ve en evvel "evet" verirdim. Çünkü, bir Kürdün herkesten daha çok "evet" verme gerekçesi var. Çünkü Kürtler tarihin hiçbir döneminde olmadıkları kadar siyasi tartışmaların odağındalar bugün. Ve kabul edelim ki, Kürt merkezli sorunlar, milli bütünlük konusundan teröre kadar, Türkiye'yi akılcı, sağlam kararlar almaya zorluyor. Oysa bir yandan Türkiye'nin güçlü ve büyük bir ülke olma özlemi gerçeklik kazanırken, diğer yanda sorunlarını çözerken dayanacağı temel metinlerin yetersizliği Türkiye'ye ayak bağı oluyor. Türkiye inanılmaz bir biçimde zaman ve kaynak israfı yaşıyor. Milli birliğin tahkim edilmesi süreci hızlı ilerleyemiyor. İnsanlarımız acı çekmeye devam ediyor.
***
Ben bir Kürt olsaydım, her şeyden önce, PKK gibi isminin birlikte anılacağı her şeyi ve herkesi pisleten bir örgütün vesayetinden kurtulma şansı verdiği için "evet" derdim. Türkiye, maalesef, Kürt vatandaşlarımız PKK'nın ipoteğindeymiş gibi bir algı süreci yaşıyor. Bu algı bütünüyle doğru değil. PKK'nın ve onun partisi BDP'nin kontrol ettiği bir kesim olmakla birlikte, Kürtlerin büyük kısmı Türkiye'nin birliği ve bütünlüğünü istiyorlar. Ak Parti'nin PKK'nın bütün düşmanca tutumuna ve yıldırma politikasına rağmen, Doğu ve Güneydoğu'nun en büyük partisi olmasının nedeni de budur. Kürtlerin PKK'nın vesayetinden kurtulmaları, onların Türkiye Cumhuriyetinin eşit ve özgür vatandaşları olarak yaşama imkanlarının genişlemesiyle yakından ilgilidir. PKK'nın baskıları ve Kürtler üzerindeki oyunları Türkiye'nin demokratikleşmesinin ve normalleşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bir terör şirketi haline gelmiş olan PKK, dikkat edilirse hem açılıma hem de Anayasa değişikliği paketine karşıdır. Bunun da her aklı olanın anlayacağı basit bir sebebi var: Özgür, iradesini teslim etmemiş bir Kürt, PKK'nın hiç sevmediği bir Kürttür.
***
12 Eylül'de yapılacak Anayasa oylaması aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesinin Kürtler üzerinde yaptığı tahribatın onarılması demektir. Diyarbakır Cezaevi vahşetinin bir daha yaşanmaması demektir. Terörün bitmesi demektir. Daha çok demokrasi daha çok kardeşlik demektir. Refah demektir. Büyüyen Türkiye ekonomisinden yöre insanının daha çok pay alması demektir. Kürt analarının evlatlarını bir kurbanlık koyun gibi PKK canavarına kaptırdığı günlerin bitmesi demektir.
Bu nedenle, ben Kürt olsam, ne PKK'nın tehditlerinden korkardım ne de Kürt çocuklarını kullanmaktan başka bir işe yaramayan iradesiz BDP'nin çığırtkanlığına aldırırdım.
Sandığa gider "evet" verirdim!
