Yargıtay üyesi oldukları iddia edilen üç yüksek yargıç arasında geçen skandal konuşmalar internete düştü. Daha önce de Ergenekon sanığı İlhan Cihaner'i kurtarma planları deşifre olan Yargıtay 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan olduğu iddia edilen ses, 8. Hukuk Dairesi Başkanı Yusuf Uluç ve 10. Hukuk Dairesi üyesi Fatih Arkan'a "Referandumun reddedilmesi için her yolu denediklerini" anlatıyor. Referandumda kilit durumda olan "BDP'nin, yaptıkları görüşmeler neticesinde boykot kararı aldığını" söylüyor. Skandal kayıtta, 'evet' oylarını 'hayır'a çevirmek için özellikle "Abdullah Öcalan'a da çok ihtiyaç duyulduğu" vurgulanıyor. "BDP'nin Kürtlerin yobaz bölümü olmadığı, partinin yöneticilerinin yüzde 99'unun CHP'ye yakın isimlerden oluştuğu, bu nedenle referandum öncesi CHP'nin BDP'nin elinden tutması gerektiği" konuşuluyor. "Bunu askere de söyledim" deniliyor. "HSYK'nın bundan sonra yapabileceği çok fazla şey kalmadığını" dile getiren isimler, "Referandum süresinde oluşturulacak bir kaos ortamından yararlanılması gerektiğinden" bahsediyor.
"Aksi halde referandumda 'evet'ler fazla çıkarsa işlerinin biteceği" ifade ediliyor. İnanılacak gibi değil ama maalesef hepsi gerçek bu konuşmaların. Meraklı okuyucular internete girip hem konuşmaları dinleyebilir hem de konuşma dökümlerini inceleyebilir. Anayasa oylamasına "hayır" demeyi düşünen, AK Parti'nin yargıyı ele geçireceği yalanına inanan vatandaşlarımızın tuzun da koktuğunu görmeleri gerekir.
Vali de hatalı milletvekili de!
Aydın Valisi ile CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın 30 Ağustos törenlerindeki talihsiz kavgasını tüm Türkiye izledi. Bu sıralar bu tür hödüklükler nedense hep Ege'de oluyor. Hani o medeni olmakla övünülen Ege. Neyse, benim bu olayın iki aktörüne iki çift sözüm var: Aydın Valisi, sen çok iyi bir valisin, başarılı işler yaptığın çok açık. Ancak bu kadar kavga eden bir vali olmaz. Sen valisin çünkü. Bu kavgalar, bu restleşmeler senin görünen görünmeyen başarılarını da örtüyor. Ayrıca, asla seçilmiş insanlarla kavga etme. Sen atanmış birisin, milletvekili seçilmiş biri. Yüzde yüz haklı da olsan, seçilmiş insan senin üzerindedir ve bunu kabullenmek demokrasinin gereğidir. Bu şımarık vekilleri siz bize bırakın.
Sayın Aydın Milletvekili Fatih Atay, bir seçilmişin milletin emanetini aynı zamanda zarafet içinde taşıması gerektiğini size öğretecek değiliz herhalde. 30 Ağustos gibi bir milli günde, tören alanında sokak kabadayısı gibi davranmak her şeyden önce sizi seçen Aydınlılara hakarettir. Sizde o kadar efelik varsa, gidersiniz, eski hesaplarınızı valinin makamında görürsünüz.
Rona Yırcalı 'evet' diyor
Demokrasi mücadelesi vermiş, demokrat olmanın mihnetine katlanmış soylu bir ailedir Yırcalı ailesi. Demokrasi tarihimiz üzerine çalışırken Sırrı Yırcalı ve Sıtkı Yırcalı isimleri hep onurlu isimler olarak gözüme ilişir. Bu aile 27 Mayıs'ta çok acılar çekti. Cezaevlerine girdiler, şirketlerine el konuldu, ama ülkelerine hiç gönül koymadılar. Türkiye'ye girişimcilik yoluyla hizmet etmeye devam ettiler. Bu ailenin yaşayan büyüğü DEİK İcra Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Üyesi Rona Yırcalı, 12 Eylül anayasa oylamasında oyunun "evet" olacağını açıkladı. Yırcalı, "Paketin içeriğinin Türkiye'ye ve iş dünyasına daha fazla demokrasi ve özgürlük getireceğini, referandumun siyasi istikrar sağlayacağını düşündüğü için 'evet' oyu kullanacağını" belirtti.
"Hayırcı mahalle baskısı"na da hiç aldırmadığını şu sözlerle ortaya koydu Rona Yırcalı: "Madem düşündüklerimizi söylemek serbest, ben 'evet' diyorum." Bu tavır Yırcalı ailesine ve Rona Yırcalı'ya çok yakışmıştır.
5. güçlü lider!
Kendime sordum: Acaba, mesela Kemal Kılıçdaroğlu dünyada başarı ifade eden bir skalada yer alsa ne düşünürdüm? Bu soruya benim vereceğim tek cevap var: Gurur duyardım. Çünkü, Kemal Kılçdaroğlu, kim olursa olsun, hangi siyasi görüşe mensup bulunursa bulunsun, o bizim topraklarımızın çocuğudur. Eti ile kemiği ile ruhu ile bizimdir. Gerçek bir Türk ruhu taşıyan böyle düşünür. Ama bir kısım İzmirlinin hiç böyle düşünmediği çok açık.
Küresel yayın organlarında Türkiye'nin artık bir üst lige çıktığı anlatılıyor. İMF, "Türkiye büyük ekonomi oldu" açıklaması yapıyor. Türkiye'nin başbakanının dünyanın en etkili liderlerinin başında geldiği yazılıp çiziliyor, ama o Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğu için bunlar görmezden geliniyor. Bu tutumun bir tek anlamı vardır: Ait olduğu kültür ve medeniyete duyulan gizli bir nefret! Aşağılık kompleksinin en dip hali!
İşte yeni bir başarı: 2010'a damgasını vuran 15 lideri değerlendiren bir karne hazırlayan dünyaca ünlü İngiliz Monocle dergisi, Başbakan Erdoğan'ı en başarılı 5. lider seçti. Dergi, B notu verdiği Erdoğan için, "Türkiye'yi yedek kulübesinden çıkartıp, as oyuncu haline getirdi. Erdoğan'ın komşu ülkelerin pazarlarına girme konusunda gösterdiği ileri görüşlülüğü övgüyü hak ediyor" yorumunu yaptı. Milletin evlatları başarıyor, İzmir'in gericileri "arsenikli su"dan başka her şeye "hayır" diyor!
