• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Eski Üsküdar’da bir iftar saati MEHMET DEMİRCİ

Eski Üsküdar’da bir iftar saati

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19 Mart 2025

Bugünkü konumuz Yahya Kemal'in "Atik-Valde'den İnen Sokakta" adlı şiiri. Atikvalide (valide-i atik) Mahallesi Üsküdar'da olup adını aynı isimdeki Külliyeden alır. III. Murad'ın annesi olan Nurbanu Sultan tarafından 1570- 1579 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Bir tepe üzerine yapıların kademeli olarak yerleştirilen külliye; cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, darülhadis, darülkurra, imaret (aşhane, tabhane, kervansaray), darüşşifa ve hamamdan oluşur. Merkezde payitahtta bulunan selatin camileri ile yarışacak düzeydeki cami ve onun kuzeyinde medrese yer almaktadır. Tekkesi Halvetiyye tarikatına bağlıydı. Külliye, Asya'ya gidip gelen yolcuların, hacıların ve tüccarların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştı.
Yirminci yüzyılın başlarında Üsküdar'ın bu semtinin fakirleştiği anlaşılıyor. İstanbul gezintileri sırasında, bir Ramazan günü, iftar saatine yakın Yahya Kemal bu semtten geçmektedir. Bu sırada görüp hissettiklerini şu şekilde şiire dökmüştür:

ATİK-VALDE'DEN İNEN SOKAKTA
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine/ Kaç def'a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine / Sessizdiler. Fakat Ramazan maneviyyeti / Bir tatlı intizara (bekleyişe) çevirmiş sükuneti / Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler / Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer / Bakkalda bekleşen fıkara kızcağızları / Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı / Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün / Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün / Top gürleyip oruç bozulan lahzadan (andan) beri / Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri / Yarab nasıl ferahlı bu alem, nasıl temiz!
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz / Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı / Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime / Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime: / "Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür / Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür."

ÇOK ŞÜKÜR, DER
Birkaç defa değindiğimiz gibi Yahya Kemal bir duygu ve inanç Müslümanıdır, ibadet hayatı yoktur. Hiç evlenmedi, aile düzeni ve evi mevcut değildir. Oruç tutanlara imrenir, "Ramazan maneviyeti"ni bilir ve ona özenir. Bu güzel iftar saatinde oruçsuz oluşuna çok üzülür. Tesellisi ise sahip olduğu duyguları ve inancıdır. Bunu şöyle dile getirir: Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür.

SÜNBÜL SİNAN'IN RUHU
Yahya Kemal'in bu kabil şiirlerinden biri de "Koca Mustapaşa" adını taşır. Bu muhteşem şiirde de tarihimiz, medeniyetimiz, kültürümüz, dinimiz, imanımız ve mü'min, mütevekkil insanımız bütün canlılığıyla yer alır. Şiir çok uzun bazı mısralarını aktarabileceğim:
Koca Mustapaşa! Ücra ve fakir Istanbul/ Ta fetihten beri mü'min, mütevekkil, yoksul/ Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen/ Çeşmeden her su içerken: "Şükür Allah'a" diyen.
Ne ledünni gecedir! Ta ağaran vakte kadar/ Bir mücevher gibi Sünbül Sinan'ın ruhu yanar / Ne saadet! Bu taraflarda, her ülfetten uzak / Vatanın fatihi cedlerle beraber yaşamak!..."
Şairimiz şiirini hayıflanarak bitirir:
Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan / Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük / Budur alemde hudutsuz ve hazin öksüzlük / Sızlatır bazı saatler dayanılmaz bir acı / Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı / Ruh arar başka teselli her esen rüzgarda / Ne yazık!
Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.