• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yavuz Sultan Selim ve türbesi-7

MEHMET DEMİRCİ

Yavuz Sultan Selim ve türbesi-7

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26 Kasım 2025

Yavuz Sultan Selim şiddetli bir mücadele sonunda tahta geçti. 1512-1520 yılları arasında saltanat sürdü. Elli yaşında vefat etti. Sekiz yıl içinde yaptığı işler baş döndürücü oldu. Sünni İslam dünyasını tek idare altında birleştirdi. Türkiye topraklarını 2,5 mislinden fazla genişletti. Mısır'ı fethetti, İslam halifeliğini üzerine alıp Osmanoğullarına büyük prestij kazandırdı. Yahya Kemal'in "Sultan Selim-i Evvel'i ram etmeyüp ecel / Fethetmeliydi alemi şan-ı Muhammedi" beyti meşhurdur.

Yavuz tasavvufa ilgi duyardı, İbnü'l-Arabi'nin görüşlerini benimsemişti, Mısır seferinden dönerken Şam'da onun kabrini buldurup, bir türbe ve külliye yaptırdı. Hz. Mevlana'ya büyük saygı beslerdi.

Kahramanlığına, gözü pekliğine, celadetine ve cihan padişahı olmasına rağmen, alçak gönüllü biriydi. Onun bütün gösterişi devlet işlerindeydi. Mısır seferi dönüşü, büyük cihangiri karşılamak için İstanbul'da kıyametler kopmaktaydı. Tantanalı merasimler hazırlanmıştı. Yavuz ise özel hayatında mahcup, mütevazı ve sakin bir adamdı. Son derece sade giyinirdi. İstanbul'da halkın hissiyatını ve yapılacak törenleri öğrenince sıkılmıştı, şahsı için yapılacak merasimden hoşlanmadı. Bir gün önce, yanında birkaç adamıyla kayığa binip gizlice Topkapı sarayına çıktı. Tören de yapılmamış oldu. Şu harikulade beyit Yavuz Sultan Selim'e ait olarak bilinir: "Padişah-ı alem olmak bir kuru gavga imiş/ Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş."

BİZ KİMİNLE BİLİRDİN

Yavuz'un vefat anı tarihe geçmiştir. Buradaki tablo, onun mü'min ve dervişane cephesini gösterir. Ölümüne yakın, kendisini muayene eden hekimi Hasan Can üzüntü ile: "Sultanım, artık Hak ile beraber olmak zamanıdır" deyince, Yavuz yarı öfke, yarı teslimiyetle doğrularak şöyle sitem eder:

-Hasan Can, ya sen bizi şimdiye kadar kiminle bilirdin?. der. Yasin-i şerif okunmasını ister ve bir müddet sonra ruhunu teslim eder.

Yavuz Selim hilafetin alametleri olan Mukaddes emanetleri Mısır'dan İstanbul'a hatimler indirterek getirtmiş. İstanbul'a vardığı gece sarayda yüksek bir yere yerleştirmiş. Asıl konulacağı makam harıl harıl inşa edilirken sefer yorgunluğuna bakmaksızın sabaha kadar ayakta beklemiş. O gün, geceli gündüzlü Kur'an okunması için bir düzenleme yapmış, kırkıncısı bizzat kendisi olmak üzere kırk hafız tayin etmiş. İşte o günden bu ana kadar, bu dairede bir saniye durmaksızın Kur'an okunuyor.

KAFTANA SIÇRAYAN ÇAMUR

Yavuz Selim, Mısır seferinden dönerken Şeyhülislam İbn-i Kemal de yanı başındadır. Bir ara İbn-i Kemal'in atının ayağından sıçrayan çamur padişahın kaftanına yapışır. İbni Kemal korkuya kapılır. Yavuz, tarihe geçen şu cümlesiyle Şeyhülislam'ın gönlünü alır: "Bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için şeref madalyasıdır! Vasiyetim odur ki, ben ölünce bu kaftanı kabrimin üstüne örtünüz!"

Padişahın emri yerine getirildi ve çamurlu kaftan Selim Han'ın sandukası üstüne kondu. Tekkelerle birlikte kapatılan türbeler arasında Yavuz'un türbesi de vardı. Onun da kapısına kilit vuruldu ve 1950'de açılma izni çıktı. Ama manzara şuydu: Kapalı kaldığı 25 yıl içinde sanduka yarı yerine kadar güvercin pisliği ile dolmuştu. Sandukanın üstündeki meşhur çamurlu kaftan ise çürümüş, lime lime olmuştu. (Devam edecek)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.