• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Akıl üstü olaylar

MEHMET DEMİRCİ

Akıl üstü olaylar

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Aralık 2025

Sadettin Ökten Ailemden Simalar kitabında dayısından nakleder: Şeyh Necmi Efendi her muharremde aşure pişirir, beni de mutlaka çağırırdı. Aşurenin malzemesini kendisi alır, bu mevzuda maddi bir yardım kabul etmezdi. Şeyh Efendi aşure pişirirken ben de aşureye Kur'an okurum. Sonra da yerine göre kaside veya ilahiler. Yine böyle bir merasim sırasında birdenbire aşure kazanının altındaki sacayağı kırıldı. Kazan devrilmek üzereydi. Bir miktar aşure ateşe doğru akmaya başladı.
Şeyh Necmi hemen kolunu sıvadı, bismillah deyip kızgın kazanın kenarından tuttu ve düzeltti. O sırada kaynamakta olan aşurenin bir kısmı da kolundan aşağıya aktı. Ben telaş ve hayret içinde kendisine bakıyordum ki diğer eliyle yine bismillah deyip kolunu meshetti. Kızgın aşure üzerine döküldüğü halde Allah'ın izniyle kolunda hiçbir iz kalmamıştı. Sadece küçük parmağının ucunda minik bir yanık kaldı. O yara ancak üç ay sonra geçti. Dayım yeri geldiği zaman bu hatırayı anlatır, hiç yorum yapmaz ve ders çıkarmayı dinleyenlere bırakırdı.
Sonraki yıllarda Şeyh Necmeddin Efendi'nin torunu Doğan Bey o aşure meselesinin evveliyatını şöyle anlatır:

AKLI ARADAN ÇIKARMAK
Hadise, Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri'nin dergahında yine bir muharrem aşuresi pişirilirken geçiyor. Şeyh Necmeddin o zaman Küçük Hüseyin Efendi'ye müntesip. Dayım da o hazretin dervişi. Dergah-ı şerifte yine bir muharremde aşure pişerken birden kazanın dibi delinmiş. Aşure alttaki ateşin üzerine akmaya başlamış. Hem nimet ziyan oluyor hem de ateş sönecek. Küçük Hüseyin Efendi seslenmiş: "Necmeddin şu deliğe bir fasulye tıka, kapansın da aşure akmasın!" Necmeddin Efendi de bismillah diyerek elini kızgın aşure kazanına daldırmış ve bir fasulye tanesini deliğe tıkamış. Kazandan çıkardığı elinde hiçbir yanık ve yara emaresi yok imiş. Bu olayları nakleden İTÜ mezunu Profesör Sadettin Ökten kısa bir değerlendirme yapar: Aradan yıllar geçti, kendi kendime diyorum ki: "Demek ki teslimiyet böyle bir şeymiş. İtaat bu tür bir halet imiş. Aklı aradan çıkarmak gerekiyor..."

KİM KİMDİR?
Olaydaki mekan ve kişiler: Özbekler Tekkesi İstanbul Üsküdar'da Orta Asya'dan gelen dervişlerin barınması için inşa edilen Nakşibendi tekkesi.
Önemli irfan merkezlerinden biri. İstiklal Savaşında İşgal altındaki İstanbul'dan Anadolu'ya silah ve insan nakledilmesinde mühim rol oynadı.
Restore edilen yapı günümüzde bir kültür merkezi olarak hizmet vermektedir.
Şeyh Necmeddin Özbekkangay, (1902-1971) Özbekler Tekkesi'nin son şeyhi. Tekke ahalisini kayıt altına almış, bu belgeler günümüze ulaşmıştır.
Tekkenin tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Tekkede yapılan musiki icralarını makara bantlarına kaydederek muhafaza etmiş ve günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Küçük Hüseyin Efendi (1832-1930) çok kısa boylu olduğu için Küçük Hüseyin diye tanınır. Nakşibendi-Halidi olup, Kocamustafapaşa'da dergah şeyhi oldu. Onun zikir meclisleri müntesip olmayanlara da açık olduğundan daha geniş bir kitleye hitap etti. Kabri Eyüp Gümüşsuyu Mezarlığı'ndadır. Muhiplerinden Mareşal Fevzi Çakmak da onun yanına defnedilmiştir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.