Bazen kızıyorlar bize...
Hakkımızı arıyoruz...
Kendimizi savunuyoruz...
Efeleniyoruz!
Kaşımızı çatıyoruz...
Sesimizi yükseltiyoruz diye...
Kızıyorlar!
***
Bazen kimselere "yaranamıyoruz"...
Ne yapsak olmuyor...
Sanki ipin ucunu kaçırıyoruz...
Ev, iş, çocuk, eş, sevgili, arkadaş, aile arasında bitmek bilmeyen "voltalar" atarken yoruluyoruz...
***
Bazen aynanın karşısına geçip soruyoruz kendimize...
"Yorulmadın mı sen güçlü olmaktan?
Hey sen, Kadın! Kim yükledi sana bu misyonu? Kim, ne zaman yükledi bu 'Süper Kadın' görevini? Sen, hep güçlü kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyor muydun bu görevi kabul ederken? Sen hiç aynada omuzlarına, kollarına baktın mı? Senin omuzların kaldırıyor mu bu kadar ağırlığı? Sana diyorum Kadın! Sen hiç kendine baktın mı... Hani şöyle boy aynasında... O kırmızı rujunu, topuklu ayakkabılarını çıkarıp, saçının fönü bozulmuşken, yorgunluktan omuzların çökmüşken baktın mı kendine..." O an aynada göz göze geliyoruz kendimizle....
İçimizde 2 kadın savaşıyor...
Bu, "kendi kendimize" yaptığımız "meydan okuma" bile "güç" veriyor işte...
Kendimize öfkeleniyoruz!
***
Bakıyoruz yorgun gözüken o omuzlara...
Bir silkeleniyoruz şöyle...
Bakışlarımız değişiyor...
O dağılmış saçları düzeltiyoruz elimizle...
Başımızı kaldırıyor, aynada gözlerimizin içine bakıyor ve meydan okumaya cevap veriyoruz:
"Ben verdim kendime bu görevi.
Ben! İşte bu yüzden ben hep güçlü olmak zorundayım. Bu benim seçimim. Benim hayatım... İsteyen yanımda yürür. İsteyen eleştirir.
İsteyen sırtımdan vurmaya çalışır.
İsteyen düştüğümde elimden tutup kaldırır. İsteyen de alkışlar beni"...
***
İşte biz, Yeni Asır olarak kendimize "kadının" yanında bir yer seçtik... Biz, "alkışlayan" taraf olduk... Dün gece, artık bir "gelenek" olarak devam edecek 8 Mart Kadınlar Günü özelinde, "Yeni Asır Yılın Spor ve İş Kadınları" ödüllerini verdik... Büşra Ün'ü ayakta alkışladık mesela...
Paralimpik Oyunları'na katılan ilk Türk kadın tenisçi İzmirli Büşra... Tekerlekli sandalyesiyle çıktığı kortta, vurduğu her topta, o raketi eline her aldığında, o zorlu yollardan nasıl geçip, nasıl güçlü kaldığını gösterdi...
Yıllardır "korunmaya muhtaç" çocuklar için mücadele veren Koruncuk Vakfı'nın İzmir Şube Başkanı Işıl Nişli'yi... Çizdiği "başarılı iş kadını" portresiyle TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Aysel Öztezel'i... İzmir denilince akla gelen o muhteşem lezzeti, nefis boyozumuzu "markaya" dönüştüren Berrin Akar Rasuli'yi... Dev markalarıyla İzmir'in adını dünyaya duyuran Yaşar Holding'in Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı'nı alkışladık...
Ve diğerleri: Zeynep Tiryaki Gürkan, Başak Çayır, Mehlibar Türk Özgiri, Gülsüm Akkaya, Gülnihal Saygılı Tekin, Seramiksan Voleybol Takımı, Betül Cemre Yıldız, Keziban Koyun, Fulya Ünlü, Meryem Boz, Ayşe Begüm Onbaşı, Sena Özdemir, Nefise Karatay, Aybüke Bingöl, Aydan Güngör, Remziye Gür, Çağlanur Dalkılıç, Seden Aksu ve Buket Aydın...
***
Doğru, biz seçtik güçlü olmayı...
Ve iyi ki de seçtik. Tamam kabul arada oradan oraya koştururken kırılıyor o kırmızı ayakkabılarımızın topukları. Arada tökezliyoruz... Ama işte "yanımızda" olan, "destek" veren, "alkışlayan" bizi böyle "sevenlerle" güçleniyoruz...
Dün gece Yeni Asır'ın ödülünü alan kadınlarımızın da, her gün aynaya gururla bakıp, kendine ödül veren kadınlarımızın da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun...
Biz, bir arada daha güzel ve daha güçlüyüz...