Fırsat bulduğum zaman izliyorum atv'de yayınlanan Müge Anlı'nın programını. Başta ilgimi çekmiyordu ama ne yalan söyleyeyim giderek rayına oturduğunu düşünüyorum. Kriminal olaylardan yola çıkıyor, evinden kaçan, kaybolan insanların peşine düşüyor. Bunları yaparken de toplumun fotoğrafını çekiyor. Yüzümüze ayna tutuyor da diyebiliriz. Aynadan yansıyanlar hiç hoş değil ama!
Toplumsal ikiyüzlülüğümüz, cahilliğimiz, hayata bakışımız, kadına ve erkeğe bakışımız, yanlışlarımız, saplantılarımız gün yüzüne çıkıyor.
Görülüyor ki hiçbir şey bilmiyoruz hayata dair. Kadınlar kadın olmayı, erkekler erkek olmayı bilmiyor. Kendimizi tanımıyoruz. Ne istediğimizi bilmiyoruz. Beklentilerimiz yok hayata dair. O kadar dar ki dünyalarımız. Tek bildiğimiz bir şey var, o da evlenmek.
ÇOCUK YETİŞTİRMEK
Kızlar 14-15 yaşına, erkekler de 16-17 yaşına gelince hemen evlendiriliyor anne ve babaları tarafından. Resmi nikaha da gerek duyulmuyor, imam nikahı yetiyor. Anne babası evlendirmezse kızların kendisi kaçıyor kocaya.
Kızımı, oğlumu okutayım, iyi yetiştireyim, bir meslek sahibi yapayım, iyi bir insan yapayım gibi hayallerimiz yok! Çocuk yetiştirmekten de bir şey anlamıyoruz zaten. Çocuğun altını değiştirmeyi, karnını doyurmayı, sırtına bir şey giydirmeyi ve bir çatı altında büyütmeyi anne babalık zannediyoruz. Ve habire çoğalıyoruz. Adamın işi yok, mesleği yok, parası yok, gelecekten umudu yok ama çocuk yapmaktan da geri kalmıyor. Kim bakacak bu çocuklara? Allah rızkını verir. Ya da devlet bakar! Böylesine de sorumsuzuz.
NEDİR NAMUS?
Ama namus deyince akan sular duruyor. Birden celalleniyoruz. Yalnız namus deyince de aklımıza sadece kadının namusu geliyor. Bir adamın çocuklarını bırakıp evden kaçması, onları sersefil bırakması, kızlarını okutmaması, dövmesi namussuzluk sayılmıyor mesela, ama bir kızın flört etmesi, evden kaçması, evlenmeden önce ilişkiye girmesi namussuzluk sayılıyor. Aynı insanlar kızları para karşılığı evli bir adama kuma olarak vermeyi namussuzluk olarak görmüyorlar.
Böylesi bir ikiyüzlülük var işte. Dünkü programda evden kaçan bir kızın durumu ele alınıyor. Anne baba başvurmuş programa, kızımız ortada yok diye. Ekip de kızı bulmuş ve kaçtığı erkekle birlikte stüdyoya getirmiş. Analar, babalar öfkeli, bağırıp çağırdılar birbirlerine veya çocuklara. Oralarını seyretmedim. Sonra uzlaşıldı, çocukların evlenmesine karar verildi. Ve o erkeğin babası kız için "o artık bizim namusumuzdur" dedi.
TEMİZLENMEK ŞART
Aslına bakarsanız iyi bir şey söylediğini düşünüyor, o artık bizim kızımızdır, ben onu gelinim olarak kabul ediyorum demek istiyor ama kadına bakışımız hemen kendini belli ediyor. Kadının namusu erkekten soruluyor. O yüzden namus adı altında cinayetler işlenmiyor mu? O yüzden namus adına namussuzluklar yapılmıyor mu? Ne yani, kız o evde gün yüzü görmez ve baba evine geri dönmek isterse, oraya kabul edilmeyip kendini kurtarmaya çalışırsa ailenin namusu adına o kız öldürülecek mi?
Kimse kimsenin namusunun bekçisi değildir. Herkes gibi kadın da kendi namusundan sorumludur. Namusunu kendisi koruyabilir. Yeter ki biz ona bu güveni verelim.
Müge Anlı da rahatsız oldu konuşmalardan. Özellikle de durumu kurtarmak adına ortamı daha da geren avukatın konuşmalarından. Öyle bir konuşuyor ki milleti galeyana getirip sokaklara dökecek neredeyse.
Durum vahim. Durum kötü. Anlı'nın dediği gibi toplum olarak temizlenmek şart. Bir an önce harekete geçmek lazım hem de...