Nasıl bir ülkede yaşıyoruz böyle. Gün geçmiyor ki derinden sarsılmayalım. Gün geçmiyor ki kadınları inciten, yaralayan bir haberle karışlaşmayalım. Çocuklar da nasibini alıyor "erkek şiddeti"nden. Ve bizler öfkeden deliye dönüyoruz. Peki, ya bu işlere "dur" diyecek olanlar? Görevleri bu olanlar?
Gündemdeki son olay Elazığ'da bir çocuk yuvası/rehabilitasyon merkezinde yaşanan tecavüz olayı. Devlete bağlı bu merkezlerde çalışacak olan kişiler nasıl seçiliyor? Bunca olay yaşanıyor, bunca vaka mevcut, hala niye buralarda görev yapacak hademelerden yöneticiye herkes neden ince eleyip sık dokunarak işe alınmıyor?
Belli ki "erkekler"in büyük çoğunluğu vicdansız, ahlaksız, sevgisiz. Dışarıdan baktığınızda güya hepsi iyi aile babaları, sessiz, sakin, saygılı kişiler, efendi görünümlüler, her Ramazan'da oruç tutar, Cumaları namaza giderler ama iyi bir insan değiller ne yazık ki. Kendilerini ve nefislerini terbiye etmeyi öğrenememişler. Öğrenemiyorlar.
NORMAL ERKEKLER
NORMAL ERKEKLER
Boğaziçi üniversitesi öğretim üyelerinden sosyolog Nükhet Sirman, Özgecan olayının ardından, katil ve babası için şu tespitlerde bulunmuştu: "Bu katilin babasının, Türkiye'deki babalardan farklı olacağını hiç düşünmüyorum. Hatta bu olayı korkunç yapanlardan bir tanesi de o. Bu failin üzerinde şu anlamda durulması gerekiyor. O bir erkek ve bu toplumun normal erkeği. Bundan kurtulmak isteyenler, bu adamın cani olduğunu söylüyor. Bu adam cani değil, babası da normal bir baba. Bu toplum bu insanları üretiyor. Bu normal bir erkek."
Ve işte etrafımız böyle normal görünümlü ama vicdanı, ahlakı, yüreği olmayan erkeklerle dolu. Ve böyle erkekler küçük kızlara, henüz 11-12 yaşındaki kızlara tecavüz ediyorlar. Hem de mütemadiyen. Bu küçük kızların çaresizliğinden, masumiyetlerinden yararlanıyorlar ve sonra da ortada "erkek" diye dolanıyorlar. Kimileri de göz yumuyor. Kendileri yapmıyor ama sessiz kalarak, yapanların bu işi yapmaya devam etmesine göz yumuyorlar. Olay ortaya çıkınca gerçekleri bir bir anlatıyorlar.
Sonra da birileri çıkıp "müsait" kelimesini "flört etmeye meyilli kadın" olarak yazmakta sakınca görmüyor. Tacize ve tecavüze uğramanın kadını suçu olduğunu söyleyerek suçu ve sorumluluğu üzerinden atmaya kalkıyor.
HE FOR SHE
HE FOR SHE
Biliyorum, bu ülkede vicdanlı ve ahlaklı erkekler de var. Yüreği biz kadınlar gibi kanayan, yaşananlardan üzüntü duyan, üzülen ve kahrolan. Bütün temennimiz bu erkeklerin sayısının artması.
Etrafımızın tamamının "iyi erkekler" oluşmasını istiyoruz. Artık erkeklerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Bu vicdansızlık ve ahlaksızlığa, zulme, kıyıma ve ayrımcılığa sessiz kalmamalarını bekliyoruz.
Madem ki Özgecan'ın ölümü, erkeklerin sokaklara dökülmesine neden oldu, o zaman bunun devamını getirmek lazım. Bunun için başlatılan bir kampanya da var: "he for she".
"Kadın-erkek eşitsizliği sadece kadınları değil; her yaştan kadını ve erkeği, kısacası hepimizi etkileyen bir insan hakları meselesidir" diyen Birleşmiş Milletler, kampanyanın her yaştan erkeği toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için suskunluğu bozmak, sesini çıkartmak ve harekete geçmek üzere savunucu olmaya çağırdığını belirtiyor.
Kampanya kapsamında hazırlanan el kitabında BM kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve bireyler için uygulama planları yer alıyor.
Hedef 1 milyar erkek. Kampanya Eylül 2015'e kadar dünya çapında 1 milyar erkeğin katılımını amaçlıyor. Şu ana kadar kampanyaya tüm dünyadan toplam 260 bin erkek katıldı. Türkiye'den katılımcı erkek sayısı ise 3 binler civarında.
Bakalım iyi erkeklerin sayısı kaçı bulacak? Kampanya için adres: http://www.heforshe.org/tr/