Geçtiğimiz hafta Bağımsız Kadın Direktörler Projesi (BKD) kapsamında Sabancı Üniversitesi tarafından hazırlanan "Türkiye'de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler 2015" raporundan bahsetmiştim.
Rapor sonuçları şirketlerin yönetim kurullarında erkek egemenliğini ortaya koyuyor ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasının ancak torunlarımıza nasip olacağını söylüyor.
BİST'te (Borsa İstanbul'da) işlem gören 417 şirketi kapsayan araştırmaya göre:
417 şirketin 178'inin yönetim kurulu tamamen erkeklerden oluşuyor.
Yönetim kurullarını oluşturan 2541 direktörün yüzde 12.9'u, yani 293'ü kadın. 293 kadın direktör toplam 375 direktörlük sandalyesine sahip.
375 sandalyenin 219'unda icracı olmayan, 83'ünde bağımsız ve 73'ünde icracı üye olarak görev alan kadınlar oturuyor.
Bağımsız kadın direktörlerin toplam yönetim kurulu üyelerine oranı ise yüzde 6.5.
ŞİRKETLERİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN
Yani kadınlar BİST'te de yoklar!
"Bağımsız Kadın Direktörler Projesi"nin amacı da, şirketlerin yönetim kurullarını kadın direktörler aracılığıyla güçlendirmek. Evet, buradaki anahtar kelime "güçlendirmek". Yapılan pek çok araştırma ve çalışma "yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliğinin" şirketlerin yararına olduğunu gösteriyor. Dünya genelinde cinsiyet çeşitliliğine sahip şirketler daha iyi kurumsal yönetim sergiliyor ve genel olarak daha rekabetçi, yenilikçi, bünyesi sağlam şirketler oluyorlar.
Projeyi yürüten Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat sunumda yaptığı konuşmada bakın neler söyledi:
Son dört yılda Borsa İstanbul'da halka açık şirketlerde kadın yönetim kurulu üyesi oranı yüzde 11.5'ten yüzde 12.9'a yükseldi.
Bu rakam ortalama olarak yılda yüzde 3.4 oranında bir artışa dek geliyor.
Bu hızla devam edilirse SPK'nın minimum hedef olarak öngördüğü yüzde 25 kadın üye oranına 20 senede ulaşılacak.
Yüzde 25 kadın üye oranına ulaşmak için 574 yönetim kurulu sandalyesindeki erkeklerin yerine kadınların oturması gerekecek.
KADIN CEO HAVUZU
Pek çok ülke bu konuya önem veriyor ve kadın sayısının artması için çaba gösteriyor. Örneğin İngiltere'de tamamen gönüllülük esasına dayanan bir kampanyayla Türkiye ile aynı seviyede olan kadın direktör oranı 5 yılda yüzde 100 artarak yüzde 26'ya ulaşmış.
Ararat, şirketlerin gönüllü çabalarının sonuç vermediği ülkelerde ise yasal kota ve ulusal hedef politikaları benimsendiğini söylüyor. Devletin hissedar olduğu şirketlerde kadın üye kotası uygulanıyor. Bizde de yapılması gereken devlet kontrolündeki şirketlerin yönetim kurullarına neredeyse tamamen erkeklerin atanması uygulamasından vazgeçilmesi ve yetkin kadınlara yer açmak için sistemli bir çaba gösterilmesi.
Hemen belirteyim ki yeterli sayıda yetkin kadın da var. Geçtiğimiz yıl, Bağımsız Kadın Direktörler Projesi kapsamında "Kadın CEO havuzu" oluşturuldu mesela. Havuzda, dev şirketlerin CEO'luk veya yönetim kurulu üyelikleri gibi üst düzey pozisyonlarda görev alabilecek seçkin, eğitimli, deneyimli kadın adaylar birikmeye başladı.
Proje kapsamında Türkiye'de 'Yönetim Kurullarında Görev Almaya Hazır' kadınların envanteri çıkartılıyor ve şirketlerin ihtiyacına uygun kadın adaylar ile talepte bulunan şirketler eşleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl veri tabanında 270 kadın aday bulunurken, bugün bu sayı 300'ü aşmış bulunuyor.
