Şampiyonlar Ligi hasreti çok uzun yıllardır süren Fenerbahçe, sezona bu hasretini dindirmeye 4 maç uzaklıkta başladı. Büyük transferler yapıldı, kadro güçlendirildi ama ortaya konan futbolda bunun etkisinin görülmesi biraz zaman alacak gibi. Sezon öncesi hazırlık döneminde hem fizik gücü hem de oyun anlamında iyi sinyaller veren sarı-lacivertliler, aslında senaryosu belli olan bir deplasmanda maalesef maça kötü başladı. Ben açıkçası çok daha iştahlı ve rakibini kolay çıkarmayan bir takım beklerdim. Hollanda deplasmanında oyunun hızını rakibin belirleyeceği belliydi.
Jose Mourinho gibi kurt bir hocadan bunu bozmasını beklerdim. Belki de oyuncularına bu konuda direktifler verdi ancak sarı-lacivertliler bunu sahaya yansıtamadı.
ŞANSSIZ BİR GOL AMA...
Golsüz geçen ilk 15 dakikada oyunun seyri de anlaşıldı. Feyenoord genç ve hızlı bir takım olmanın avantajını kullanmak istedi. Fenerbahçe ise kontrollü bir oyunu tercih ettiği için ileride çoğalamadı. En Nesyri, Oğuz ve İrfan Can birbirinden çok kopuktu. Szymanski de ileri üçlüye destek olamadı. Bu gibi deplasmanlarda 2-3 kişiyle bile kontra atağa çıktığınızda en azından kaleyi görebilmelisiniz. Evet savunmaya çarparak yenen gol şanssızlıktı ama rakibin gole kadar 5 şutu vardı ve ceza sahasına 7-8 kez girdiler. Mourinho, orta alanda Amrabat'ı iki stoperin arasında kullanmak istedi ama rakibin bir anda 6 kişiye çıkan orta alanını hesaba katmadı. Szymanski'nin bir çok tercihi yanlıştı. Yine de bu olumsuzluklara rağmen maça kötü başlayıp tecrübesiyle dengeyi kurdu sarı-lacivertliler.
İkinci yarıda Duran'ın girmesiyle çift forvete dönülmesi cesurca bir hareketti. Gol için her şeyi yapan F.Bahçe, o golü de baskıyla buldu ancak uzatmalarda yıkıldı. Her şeye rağmen Kadıköy'de hava çok farklı olacaktır.
Fenerbahçe bu turu geçecek güçte...
