Göztepe Avrupa'ya çok yakın. Sahadaki oyun, tribündeki inanç ve kulübün yeniden kazandığı cazibe, sarı kırmızılıları sadece bu sezonun değil, yeni bir dönemin eşiğine taşıyor. Bu başarı Stanimir Stoilov'undur.
Geçtiğimiz sezonu ciddi sakatlık problemleriyle geride bırakan Göztepe, yeni sezona girerken en büyük sınavını fiziksel devamlılık ve sisteme adaptasyon noktasında verdi. Geçen yıl birçok oyuncunun uzun süreli sakatlıklar yaşaması nedeniyle istikrar yakalayamayan sarı-kırmızılılar, bu sezon aynı tabloyu yaşamadan süreci atlatmayı başardı. Oyuncular hem Süper Lig temposuna hem de Stanimir Stoilov'un oyun anlayışına kısa sürede adapte oldu. Sezonun ilk yarısı itibarıyla ortaya çıkan tablo, Göztepe'nin hedef büyüttüğünü net şekilde gösterdi. Sarı-kırmızılılar, ilk devreyi ilk 4 içinde ve Avrupa potasında tamamladı. Trabzonspor ile puan farkının 3'e kadar düşmesi, Göztepe'nin artık bu yarışta kalıcı olma iddiasının en somut göstergesi oldu.
İKİ KRİTİK GALİBİYET
Sezonun kırılma anları ise özellikle Gaziantep FK ve Samsunspor galibiyetleriydi. Bu iki maç sadece puan kazandırmakla kalmadı, takımın mental olarak da yeni bir sayfa açmasını sağladı. Bu galibiyetlerle birlikte oyuncular Avrupa hedefinin gerçek olduğuna bir kez daha inandı. Romulo'nun ayrılığıyla birlikte kısa bir süre sarsılan Göztepe, bu boşluğu Juan'ın yükselen performansıyla ayakta kalarak doldurdu. Takımın hücum gücünde yaşanan düşüş, Juan'ın sorumluluk almasıyla dengelendi. Skor katkısının yanı sıra oyunun temposunu yukarı çekmesi, Göztepe'nin ilk yarıda yarıştan kopmamasını sağladı ve kulübü yeniden bir cazibe merkezine dönüştürdü.
ARDA OKAN YILDIZLAŞTI
Bireysel performanslar ilk yarının en güçlü artılarından biri oldu. Arda Okan, bu sezon gösterdiği çıkışla yıldızını parlattı. Genç oyuncuların gelişimi dikkat çekerken, Dennis ve Arda Okan gibi isimlere gelen talipler, Göztepe'nin doğru bir yapı kurduğunu ortaya koydu. Savunma hattında istikrar ön plandaydı. Kaleci Lis, ilk devrede yalnızca 9 gol yiyerek ligin en az gol yiyen kalecisi olmayı başardı. Heliton ve Bokele gibi savunma oyuncuları, sezon boyunca performans çizgisini koruyarak takımın güven veren yapısının temelini oluşturdu. Sezonun zorlu başlıklarından biri Olaitan krizi oldu. Oyuncunun isteksiz görüntüsü ve milli takıma odaklanması bir dönem soru işaretleri yaratsa da, Stanimir Stoilov bu süreci büyük ölçüde yönetmeyi başardı.
KRİZ ÇÖZÜME KAVUŞTU
Olaitan'ın yokluğunda Efkan Bekiroğlu'nun sergilediği performans, takımın alternatif üretme becerisini ortaya koydu. Göztepe'nin ilk yarıdaki en dikkat çekici özelliklerinden biri ise hiçbir maçta ezici bir mağlubiyet yaşamamış olmasıydı. Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor gibi üst seviye rakiplere karşı dişe diş mücadele edildi. Takım, Süper Lig seviyesine hem oyun hem de fiziksel olarak adapte olduğunu net biçimde gösterdi. Janderson'dan beklentiler daha yüksek olsa da, ortaya koyduğu performansın hocanın taleplerini büyük ölçüde karşıladığı görülüyor. Sahadaki rolü, sistemin işlemesi adına önemli bir denge unsuru oldu.
Tribün cephesinde ise değişmeyen tek şey vardı: taraftar desteği. Göztepe taraftarı bu sezon da takımın arkasında durdu ve özellikle kritik maçlarda sahadaki mücadeleyi yukarı çeken en büyük güçlerden biri oldu. Yeni yıla girilirken gözler artık yapılacak transferlere çevrildi. İskeletini koruyan, üst seviye oyuna adapte olmuş bu Göztepe, doğru dokunuşlarla Avrupa hedefini daha da yukarı taşıyabilecek potansiyele sahip. Geçen sezonun sakatlıklarla boğuşan Göztepe'si gitti, yerine oyunu olan, hedefi olan ve Avrupa'ya inanan bir Göztepe geldi. İlk yarı bu inancın sahaya yansımasıydı. İkinci yarı ise bunu kalıcı hale getirme zamanı. Tabi ki de bu Stanimir Stoilov'un eseri. Bulgar hoca, sadece bir taktik değil, bir oyun aklı oluşturdu. Son olarak ortaya çıkan bu tablo, Göztepe taraftarına adeta bir çağrı yapıyor. Pasaportları hazırlayın, vize başvurularını yapalım. Çünkü bu takım artık hayal kurmuyor; Göztepe Avrupa'ya çok yakın. Sahadaki oyun, tribündeki inanç ve kulübün yeniden kazandığı cazibe, sarı-kırmızılıları sadece bu sezonun değil, yeni bir dönemin eşiğine taşıyor.
