İslam dininde yetim hakkı çok önemlidir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir yetimdi. Yetim olarak büyüdü.
Yetim hakkını koruyan kişinin cennette Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ile birlikte olacağı müjdeleniyor. Karabağlar Müftüsü Seyit Lüleci, İslam'da yetim hakkının önemini şu sözlerle anlattı:
Babasını kaybeden küçük büyük herkese yetim denilebilir olsa da fıkıhta / hukukta yetim kavramı, henüz bulûğ / rüşd çağına ermemiş çocuklar için kullanılır. Peygamberimiz (sav ) bulûğ çağından sonra yetimliğin kalkacağını belirtmiştir (Ebû Dâvûd, "Veşâyâ", 9). Kur'an-ı Kerim'de yirmi iki âyette yetimlerle ilgili hususlara değinilmiş ve yetimlere karşı iyi davranılması emredilmiştir.
AYETLERLE UYARI
İslam'dan önce Arap toplumundaki bir kısım insanlar yetimlerin mallarını haksız yollarla yerlerdi. Kuran-ı Kerim'de yüce Allah: "Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir." (Nisâ, 4/10), "Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın." (En'âm, 6/152) mealindeki ayetlerle yetim malı yemeyi büyük günahlardan sayıyor, yetimlere karşı merhamet ve hakkaniyetle yaklaşılmasını emrediyor. Konu bir kısım ayetlerde şu şekilde ifade edilmiştir:
Yetimlerin korunup kollanması Allah'a iman ve ibadet ile beraber anılmış (Bakara 2/177; Nisâ 4/36), yetimlerin itilip kakılması ve onlara karşı ilgisiz davranılması kınanmıştır. (Fecr 89/17;
Mâûn 107/2). Yetimlerin küçümsenip onlara kötü muamelede bulunulması yasaklanmış, (Duhâ 93/9). Müminlerin muhtaç durumdaki yetimleri doyurması, onları malî yönden desteklenmesi teşvik edilmiştir. (Bakara 2/215, 220;
Nisâ 4/8; İnsân 76/8; Beled 90/15).
Yetimlere adaletle davranılması, özellikle mallarını ele geçirmek amacıyla yetim kızlarla evlenip haksızlık yapılmaması, evlendirilen yetim kızların mehirlerine el konulmaması (Nisâ 4/3, 127), yetimlerin mallarının en güzel şekilde korunup yönetilmesi (En'âm 6/152; İsrâ 17/34), büyüdüklerinde mallarının geciktirilmeden kendilerine teslim edilmesi ve teslim sırasında şahit bulundurulması hususu (Nisâ 4/6) Kur'an'da yetim haklarına dair temel prensipler olarak yer almıştır.
BÜYÜK MÜJDELER VAR
Kendisi de yetim olarak büyüyen Peygamberimiz (sav), (Duha, 6-9) yetiştiği toplumda yetimlere karşı yapılan kötü muamelelere şahit olmuş biri olarak yetimlerin haklarının korunması hususunda son derece titiz davranmıştır. "Allahım! Ben yetimin ve kadının, hakkını ihlâl etmekten insanları şiddetle sakındırıyorum" diye buyurmuştur. (İbn Mâce, "Edeb", 6). Sehl b. Sa'd'tan rivayet edildiğine göre Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde "Ben ve yetimi koruyup gözeten, himaye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız" buyurmuş ve işaret parmağı ile orta parmağını birleştirerek göstermiştir (Buhârî, "Talâk", 25). Sevgiden, sıcak aile ortamından uzak olarak, sokakta kendi kendine veya çok zayıf bir ilgi ile yetişecek çocuklar, mutsuz bir hayat yaşayacakları gibi, gelecekte de toplumun başına pek çok problem çıkararak, sosyal huzuru da bozarlar.
HUZURLU BİR TOPLUM
Mahremiyetle ilgili bazı prensiplere uyarak ailelerin, yetim ve kimsesiz çocukları himayelerine alarak büyütmelerinde bir sakınca yoktur. Özetle ifade edecek olursak; Yetime yardımcı olmak, onu ve malını korumak insanlığımızın ve müslümanlığımızın bir gereğidir. İmkanlar ölçüsünde yetimi, kimsesizi yedirmek, giydirmek ve ihtiyaçlarını karşılamak, infakta bulunmak en önemli sosyal sorumluluklarımızdandır.
Eğer yakınımızda böyle biri yoksa günümüzde yardım toplama kuruluşları, dernek veya vakıflar aracılığıyla onlara ulaşabilmemiz mümkün olmaktadır. Geleceğe mutlu ve güvenli ulaşabilmek için toplumumuzdaki dezavantajlı kesimleri madden manen destekleyerek hep birlikte büyüyebiliriz. Huzurlu ve emniyetli bir toplum olabiliriz.