'15 Temmuz 2016' tarihini, darbe sevdalılarına halkın nasıl bir cevap verdiği bir gün olarak hatırlayacağız.
Efendim neymiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım halkı neden sokağa davet etmiş...
Peki, ne yapacaklardı?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni birkaç çapulcuya teslim edin mi diyecekti?
Burasını muz cumhuriyeti sandınız?
Yoksa bu devleti sokakta mı bulduk sanıyorsunuz?
Bu devlet ve hükümet gücünü halktan aldı. Gücünü halktan ve haktan alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan Binali Yıldırım'a o gücü veren halkı, yani gücün asıl sahibini sokağa davet ederek "Demokrasiye sahip çıkın" demesi kadar normal bir şey yoktur.
Şunu da sakın unutmayın, eğer millet sokağa dökülmeseydi vatan hainleri amaçlarına ulaşabilirdi.
F16'larla Meclis vurulmuş, Skorskilerle halk vurulmuş, tanklar arabaları ezmiş ama hala tiyatro diyenler, size Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Vatana ihanetin bedeli olmaz. Er ya da geç bedeli ödenir' sözüyle cevap vermek istiyorum.
Ezan ve sela neden okundu?
Darbe girişimi haberlerini evden takip eden vatandaşlar gece geç saatlerde okunan ezan ve selanın ardından şaşırdılar.
Peki, ezan ve sela neden okundu?
Okunan ezan ve selaları "Cihat çağrısı" olarak değerlendiren çokbilmiş cahiller, Yunanlıların İzmir'e çıkarken, düşman donanmalarının Çanakkale'ye dayandığında minarelerden "Ezan ve Sela" okunduğundan haberiniz yok sanırım.
Şunun bir kez daha altını çizeyim, İslamiyet'te sala Cuma ve ölüm dışında okunuyorsa bu "Birlik Çağrısı"dır.
ONLAR İSYAN ETTİ
Yaşanan olaylardan habersiz olan dağda teröristlerle mücadele eden bir komutan dostumla sabaha karşı görüşme imkanı buldum. Durumlarını sordum, yaşananlara adeta isyan ediyordu sözlerini de sizlerle paylaşmakta sakınca bulmuyorum;
"Vallahi insanın zoruna gidiyor. Biz dağdayız kaç gündür, o şerefsizler neler yapıyor orda. Şerefsizler vatandaşa sıkıyor. Dağa çağırdığımızda gelip teröristi vurmayan, vatandaşa kurşun sıkacak kadar vatana ihanet peşine düşmüşler yazık, çok yazık..." Gazi kardeşim Mehmet Sezer ne güzel söylemiş, "Allah kimseyi 208 kişinin öldüğü, Meclis'in bombalandığı Genelkurmay Başkanı'nın rehin alındığı bir olay için 'bunlar hep senaryo' diyecek kadar dangalak yapmasın."
İZMİRLİLERDEN DEMOKRASİ DERSİ
15 Temmuz'da İzmirliler de demokrasi imtihanını başarıyla vermiştir. İzmir sabaha kadar dik durdu ve Konak Meydanı'nı doldurdu.
Uykusundan fedakarlık yapıp demokrasiyi korumak için Konak Meydanı'na akın eden İzmir yine farkını gösterdi.
Balayı kabusa döndü
Geçtiğimiz günlerde Ayşe Çetinkaya ile hayatını birleştiren gazeteci kardeşim Kadir Çetinkaya'nın da balayı tatili adeta kabusa döndü.
Çetinkaya'nın balayını kabusa döndüren olay ise bildiğimiz darbe girişimi olayları. Gerisini Kadir Çetinkaya'nı kaleminden okuyalım;
"Bizim kaldığımız otelin yanındaki otelde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi kalıyordu. Darbeci grup bunlardan haber alıyor ve 4 helikopter ile Cumhurbaşkanımızı kaçırmaya geliyorlar.
Daha sonra polisle çatışmaya girdiler. Çatışmalar saat 03.00 gibi başladı, 07.00'ye kadar sürdü.
Bizim otelin içine saklanıp çatıştılar, gün aydınlanınca da kaçtılar. Otelin içinde herkes mahsur kaldı ve 4 saat kimse nefes alamadı"