Renin'i ilk kez İzmir Radyosu'nun prodüktörlük sınavına girerken tanımıştım. Sıcak, samimi, içten, dobra ve sevdiklerini sahiplenen biri olarak hayatımıza girdi. Biz derken Bülent Özveren, Bülent Gül, Ümit Tunçağ, Sebla Özkantarcı (Özveren), Hülya Güngör (Tunçağ), Reşat Nevruzlu ve Akın Ajlan Aksel'den oluşan hafif müzik prodüktörleri kadrosundan sözediyorum. Klasikçilerimiz de vardı Meral İğriboz, Neşe Ertüzün (Bilginer) gibi. Söz prodüktörleri Mete Bilginer, Yıldız ve Okay Sağtürk gibi. Müdürlerimiz vardı Nihat Uytun, Oktay Arayıcı, Arslan Alp, Ergun Evren gibi. Daha bir çok güzel arkadaş...
***
Renin'i tanıdığımda rahmetli Ersin Faralyalı ile evliydi. Sonra boşandılar ve Renin, Bülent Gül'le evlendi. O dönem hafif müzikçiler yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Yaklaşık 5 sene bu böyle sürdü. O beş yıl içinde güzellikler yaşarken Reşat Nevruzlu'yu bir kazada kaybettik ilk büyük acıyı tattık. Sonra ayrılıklar başladı. Herkes bir yana savrulurken dostluk ve arkadaşlık sürüyordu. Renin ve Bülent Bodrum'a yerleştiler. Kızları Payam dünyaya gelmişti. Bodrum'a gittiğimde onlarda kalırdım. İstanbul'da da oturdular. Akaretler'deki evlerinin dili olsa da yaşadıklarımızı anlatsa. Renin Yonca Plak'ta da kreatif işler yapardı. 1972'de yayınlanan "Sokaktaki Adam / Bu Gün Bir Başka Gün" adlı 45'lik plağımın arka kapaktaki tanıtım yazısını o kaleme almıştı.
***
Çok sevdiğim yeşil börülceyi salçalı pişirdiğinde bir pirex içine koyup evde de yersin diye vermişti. Pirex evde kalmış. 40 yıldır sağlam duruyor tıpkı anılarımız gibi. Mutfağımızda beyaz peynir kabı olarak kullanmaya devam ediyoruz.
***
Onun unutulmaz radyo programı "Gece ve Müzik"ti. "The Shadow Of Your Smile" sinyal müziğiyle başlayan program için seçtiği şarkılar nasıl güzel bir müzik zevki olduğunun kanıtıydı. Bizim kuşağın her gece 24'ten itibaren ruhunu okşayan radyo programının yaratıcısıydı Renin. Şu anda bu satırları yazarken bilgisayarımda "The Shadow Of Your Smile"ı dinliyorum.
***
Renin'i yıllardır görmemiştim. Kendini herkesten uzaklaştırmıştı. Haberlerini ancak kızı Payam'dan ve ablası Meral İğriboz'dan alabiliyorduk. Son 10 gününü yoğun bakımda geçirmiş. Sessizce ayrıldı aramızdan ve kuyruklu bir yıldız gibi kayıp gitti. Tebessümündeki gölgeyi anılarımıza çerçeveleyip asarak...
Kubat, Onur Akın ve Kung Fu
Önce Kubat'ın "İyi Olacaksın" albümü. Bambaşka lezzette bir Kubat, prodüktör, aranjör, söz yazarı ve besteci olarak çok başarılı bir Febyo Taşel ve huzur veren bir müzik albümü...
Kubat'ın kartonette yazdığı gibi: "Müzik arşivinde bir ömür saklayabileceğin kalitede, fazladan bir hediyelik eşya gibi, önce nereye koyacağını şaşırtıp, sonra yerini bulunca 'iyiki bunu hediye etmiş' dedirten" bir albüm...
***
Sonra Onur Akın'ın "Onurlu Yıllar" albümü. Onur kardeşimin 25'inci sanat yılı için yapılan "Saygı-Tribute" albümü.
Farklı yorumculardan, farklı aranjörlerden ortak ve ahenkli bir ses çıkartmak zordur. Bu albümde emeği geçenler bu zoru başarmış.
Birbirinden duygusal, düşündürücü şiirleri, sevgiliyi saran kollar gibi sarıp sarmalayan naif 16 Onur Akın bestesini Edip Akbayram'dan, Yavuz Bingöl'e, Suavi'den Yaşar'a, Müslüm Gürses'ten Işın Karaca'ya, Seksendört'ten Kubat'a, Rutkay Aziz'den Yetkin Dikinciler'e, Ahmet Koç'tan Yonca Lodi'ye, Öykü'den Haluk Levent'e ve Hayko Cepkin'e kimler yorumlamıyor ki...
***
Bu albümde insanı dinlerken uçuran bir müzikal zenginlik var. Onur'u tanıyalı 20 yıldan fazla olmuştur. Son yıllarda daha sık görüşür olduk. O arada Onur Akın'ın insani sıcaklığının müziğindeki sıcaklıkla aynı derecede olduğunu farkettim. Ne mutlu bana...
***
"Kung Fu", 2000'lerin başlarında Kadıköy Anadolu Lisesi'nde okudukları yıllarda bir araya gelen 4 arkadaşın kurduğu bir müzik grubu.
Solistleri Öykü Akgürgen, geçen yıl kaybettiğimiz Bay Samanyolu Berkant'ın oğlu. Yaptıkları albüm "Tüm Bu Başlangıçlar"ın çok iyi bir soundu var. Besteler, çok başarılı bir gitarist olduğunu eşliği ve sololarıyla hemen hissettiren Murat Altınöz'ün.
"Artık Benimle Oynama" ve "Tüm Bu Başlangıçlar"ı özellikle beğendim. Barış Manço'nun "Eğri Büğrü"sünü de Barış'ı ve Kurtalan Ekspres'i anımsatacak şekilde başarılı yorumlamışlar.
Zevkle dinlediğim bu albümün ilginç bir yanı da kayıtlarının 2006-2012 yılları arasında Taşoda, Maltepe'deki stüdyoları, davulcuları Osman Konuray'ın Seferihisar'daki yazlığı, Kadıköy Buddha, Refik Altınöz'ün Kazasker'deki evi gibi farklı mekanlarda, farklı zamanlarda, farklı ruh hallerinde kaydedilmiş olması...
