Orası burası derken İzmir- İstanbul arası turlarım başladı. İstanbul'da önümüzdeki günlerde size bahsedeceğim yazlık projemi hayata geçirdim. arkadaşlarımla hasret giderdim. Haftaya hem iş hem de çok sevdiğim canım arkadaşımın Nişantaşı'nda açtığı modern meyhane bistrosuna gitmek üzere İzmir'ime döndüm. Yeni açılan bu bistroda boş yok. Her gece tıka basa dolduğu gibi, tüm magazin dünyasını (her yerde görüntülenemeyen selebritiler) biraraya toplayıverdi. Hani çok sevdidiğim, işletmesini ve bilhassa mutfağınının yakın takipçisi olduğum arkadaşım Melek Boz yapınca bambaşka oluyor. Hani size her yaz evinde verdiği yaşgünü davetlerini naklettiğim Melek. SOSYETENİN BULUŞMA YERİ
Sözleştik Selma'm (Türkeş), Ahu'm (Aysal), Ece'm (Şirin) toplanıp haftaya Melek'te olmaya. Melek'i çoğu İzmirli aile tanır, özellikle yıllarını geçirdiği Bodrum'dan. NY'ta bir kaç yıl çok iyi bildiği Türk meze ve yemeklerini sunan üst düzey bir Türk restoranında menüler hazırlayıp sunduktan sonra kızlarının, dostlarının kısacası memleketin hasretini çekip aramıza döndü. İyi ki de dönmüş, açtığı bistro- meyhane İstanbul'un en 'in' yeri oluverdi. Ender Mermerci'den, Güneri Civaoğlu'na, Kenan İmirzalıoğlu'ndan Kıvanç Tatlıtuğ'a Beyaz'dan aklınıza gelebilecek tüm özel gezen selebritilere herkes orada.
Dün İzmir'de ağırladığım canım arkadaşım ülkemizin moda star'ı Nur Yerlitaş da ilave olunca o geceyi herhalde size, hani Güney Afrika gibi 6- 7 günde ancak nakledebilirim dermişim.
Evet İzmir'e bir moda starı geldi. Eğer ikon veya duayen kelimelerini doğru anlamda kullanırsak bu kelimelerin gerçek anlamı Nur Yerlitaş'a kullanılabilir. O otele girişi, o Deniz Restoran'da değil misafirlerin yoldan geçen hanımların "İzmire hoşgeldiniz. Biz sizi çok seviyoruz. Ne kadar zevklisiniz." gibi güzel laflarla fotoğraf çektirmek istemeleri canım arkadaşıma bu benzetmelerimin az bile olduğunu gösterir. Geceye 'En Velo'da ülke capında tertiplenen eventlerin en ön sıralarından birinde olan Senem Çapa yine aynı dalda emekler veren kızkardeşi Şebnem Saygınışık, Verde yağlarının sahibesi Gamze Yemişçi, modacımız Öner Erez ve de şanı sınırlarımızı aşmış Alfa-Beta firmasının 'Wild Jungle' defilesini gerçekleştirmek için İzmir'e gelen çok eski arkadaşım Erman Mıhçı ile devam ettik. Ardından tüm İzmir kızlarının giysilerini bilhassa mezuniyet kıyafetlerini hazırlayan Hulusi ile kaçamak yaptık, Kordon'da geceye 3 yıldız daha kattık. Benim canım arkadaşım Nur (Yerlitaş) ile her yerde iftihar ettim. Ardından ertesi gün gittiğimiz öğlen yemeğinden (Sipari'de), Reyhan'a ve de Swiss Otel'deki defile salonuna kadar her yerde gözbebeği idi Nur'um.
NUR İLE GURUR DUYDUM
İnsanın nasıl göğsü kabarıyor, gözü yaşarıyor. Eee ne varsa eski hakiki dostluklarda var. Hani yıllar geçti, ama biz hala o benim işlettiğim 'Astoria' kulübünü, o dönem sahneye elinden tutup çıkardığım, Sibel Can'ı (ki o günlerde çok tavsiyelerde bulunduğu bugün kostümlerini diktiği Sibel'i), o günlerde ikimizin de açtiğı houte-couture'lerımızın o devrini, neleri neleri andık bir çırpıda... Hani Nur'la bir kitap yazsak, Angelique dizisi gibi 8,9,10... cuları gider de gider... Ajda'ma son kostümünü de hazırlamakta olan Nur'umla, sizle için önümüzdeki günlerde nakledeceğim bir söyleşi yapıverdik.
İzmir'i değil Türkiye'yi sallayan 'Alfa Beta' defilesinde, geçen yılki gibi bir ilk daha yaşandı. Tüm salon dijital olarak sizi sunulan renlkerin, modellerin kaynağı bir ormanın içinde çepeçevre çevreliyor. Bir ilki başaran Senem Çapa ve tabii ki bu imkanı her yönü ile sağlayan Erman Mıhçı'yı candan kutluyorum. Tüm İzmir orada idi. herkes de bu büyük gösteriyi izledi. yer bulamayanlar salonun önünde kurulan dev ekranlardan izleyebildi.
Hani 50 elit kişi, bilet gönderilmeyenler çok üzüldü durumları yoktu. Olamaz zaten ki Milano'da Trussardi ve Armani defilelerini izledikten sonra ben...
Hani terzi iken evet te şu an sade kendi zevkim için katıldığım, defileler dışında after party'lere de... Ne dedriz hep pozitif, pozitif oldukça heryerde her isyediginiz şey gelir başınıza, bakın bir Londra'ya gitti, George Clooney'le yan yana yemek yedi, geldi Saba'cığımız...
