• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

BESİM KAZADO

Milano'dan son gün detayları

besim.kazado@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Şubat 2012
Milano kalesi, şehrin göbeğindeki kayak merkezi, Kızılderili konseri, yürüyüş, caddelerdeki Türk bayrakları, tüm bunların tek tek fotoğrafını çektim sizler için

Milano'ya gittiğinizde hani alışveriş harici şehri gezdiğinizde, mutlak önünden bir kaç kere geçeceğiniz Milano Kalesi vardır. Tabii ki içini gezdim daha önceki Milano turlarımda, ama bu kez Brera dönüşü arabamızı da yakınına park ettiğimizden meşhur kaleye giriverdik. Her yerde olduğu gibi burada da tamiratlar var. Kalabalık turist grupları haricinde, Milanoluları da görünce şaşırdım. Meğer kalenin kapısının diğer tarafında koskoca bir park var, işte o parka temiz hava yürüyüş, koşu, hayvan gezdirme için kalabalık gruplar geliyormuş. Hani New York Central Park gibi. Her şey normal de, kayak kıyafetindeki bir sürü insanı görünce şaşırdım. Parkın orta yerinde kar pisti var, herkes ya karlı dağda turunu yapıyor ya da bildiğimiz kayağını büyük bir hazla yapıyor. Düşünün bu sporu evine yürüme mesafesinde yapıyor.
Bir tramvay düşünün, içinde çok şık masalar, servisler, smokinli garsonlar yani şık bir restoran... Akşam için rezerve yapıyorsunuz, şık şık giyinip yameğe gidiyor, bu arada Milano'yu geziyorsunuz, yemeğinizi yerken. Tam onu incelerken, karşımızda eski devasa bir bina gözümüze çarptı. En üst katı sanki göğe yükselen minik bir koru. Tüm gördüğüm, benim için güzel olan şeyleri sizlerle paylaşmak istediğim için hemen resmini çekiverdim.
Resimlediğim bir de her yere asılmış ilan vardı. 'drugs is only for stupid' yani 'uyuşturucu sadece salaklar içindir' anlamındaki bu afişi sizlerle paylaşmak istedim.
Arabaya gidiyorduk ki, ben yürümeye devam etmek için sebepler ararken, yüzlerce kişinin ellerinde pankartlarla mitingden döndüğünü gördük. Eee durup seyretmez, hatta Duomo'ya doğru yürümez misin? Herkes neşe içinde tezlerini tartışıyordu. Bu arada Duomo'nun o dükkanlarla Brera'ya doğru devam eden caddesini süsleyen yabancı ülkelerin bayraklarından ülkemiz bayrağını resimleyiverdim.
İtalya'nın bilhassa mutfakla ilgili ev gereçlerinin sergilendiği en tanınmış dükkan dizilerinden 'Casanova'da satış elemanları, servislerini hanım önlükleri ile yapıyorlar, ciddi olarak ta ilgi görüyorlar.
San Babila Meydanı'na geldiğimizde dünyanın her bucağında rastladığım kızılderili konseri başlamıştı bile. Ne kadar yürüdüğümüzü orada fark ettik. Benim vazgeçilmezlerimden ev yemeği 'top'u yılların aile restoranı Leo-Anna'da bulduk kendimizi. İstakozlu risotto ile başlayan yemeğimiz Napoli keki ile bitti ama benim için bitemedi. Salonda Anna ve görümcesi, mutfakta Leo, pizzada oğulları tam bir aile restoranı, pırıl pırıl. İtalya'da mutlak gidilmesi şart bir restoran. Milano gibi denizi olmayan bir yerde en iyi balığı burada yiyorsunuz. Bizim Ankara'mız hatta 'Süreyya' geldi aklıma.
Luini'deki hani bizim çiğ böreği andıran 'panzerotti'nin en iyisini paketletip, S.Gregorio'nun seyahat için özel hazırladığı kruvasanlarıma sarılıp Milano'dan İzmir'ime döndüm. Ben de böyle mutlu oluyorum, keşke herkes de öyle olsa diyorum. Seyahatte, evde, sokağında keşke hepimiz pozitif olup güzel görsek çevremizi, güzel şeyleri de anlatsak yazsak. Yok başka İzmir, yok başka Türkiye, yokk başka dünya. Her şey bizler için...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.