SARP KAYALIKLAR
Kaş'a girmeden yeni marinayı görüyorsunuz ki çok güzel olmuş. Merkezin otantik yapısı dışında buraya Avrupai bir hava vermiş. Ah o kıvrılarak dönen yolda, adeta bir cennete geldiğinizin avansı olarak görebileceğiniz doğal Kaputaş Plajı'nda yüzmeden dönmeyin, derim. Zaten Kaş'ta plaj namına görebileceğiniz fazla bir şey yok. Merkez, sarp kayalıklarla çevrili derin denize açılıyor. Hemen çok gitmeden temiz ve makul bir konaklama seçeneği isterseniz Bilgin Otel, limana yürüme mesafesinde ve lüks beklentisi olmayanlar için iyi bir seçenek sayılabilir. Yok, ben senede bir kez tatile çıkıyorum, onda da lüks isterim diye tutturanlardansanız, Kaş'ın merkezinde bir Çeşme, Bodrum ya da Antalya ayarında beş yıldızlı konaklama tesisi zor. Butik otel lüksü bana yeter derseniz anlaşırız. Sahilde kendi beach'i olan otellerden Seaview, beklentinizi karşılayacaktır. Eğer daha fantezi seçenek arıyorsanız, bu otelin hemen yanında Nur Beach Otel yer alıyor. Yenilenen odalarının kendi terası, terasta locası havuzu var. Odalar ayrıca kendi mini havuzuna açılıyor. Sınırlı sayıdaki bu özel odaların geceliği 800 TL. civarı imiş. Aslına bakarsanız, Nur Beach, Kaş'ın her şeyi bünyesinde bulabileceğiniz entegre tesislerinden. Restoranında Mehmet Bey'in sunduğu lezzetler özel. Ayrıca deniz üzerine kurulu bu romantik teraslı iskele (zaten Kaş'ta beach demek bu demek), otelin denizle buluştuğu nokta. Burada denize yürümek yok, direkt derin suya atlıyorsunuz. Gece, Kaş'ın deniz gören bir noktasında sıralanmış birbirinden şirin küçük balıkçılar var. Bahçe Balık, en tanınmışlarından. Biz ne yazık ki rezervasyonsuz gidip hiçbirinde yer bulamadık. İyi ki de bulamamışız, bu sayede Nur'da (denize bakarak değil, denizin tam da üstünde) yedik yemeğimizi... Yemekten sonra barlar sokağında gidip eğlenebilirsiniz. Yine de deniz kenarında ferah bir yer isterseniz, büyük bir alana kurulmuş olan Ayı Bira Bahçesi'ni deneyebilirsiniz. (Öküz'den mi esinlendiler, bilmiyorum)
TANDEM YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Geldik ertesi güne... Ben, tandem yamaç paraşütü deneyimini öneririm. Kaş'a tepeden bakıyor, inerken rüzgar alttan biraz yoklayınca bildiğiniz tüm duaları okuyor, inancınızı sağlamlaştırıyorsunuz (bende öyle oldu çok şükür). İndiniz, geldiniz limana. Kaş, Türkiye'de dalış turizminin göz bebeği. Zaten o sayede bu kadar eğitimli bir kitleyi çekiyor. Aynı sebeple bu insanlar fazla lüks aramıyor ve yörenin yapısı bozulmuyor. Bu grup gecelerde şişe açtırıp eller havaya yapmıyor. Gece çok geç yatmayıp günü sualtı sporuyla değerlendiriyor. Pek çok dalış teknesi, Kaş'ın ana gelir kaynağını oluşturuyor. Günde ortalama iki tur yapılıyor. (10.00 ve 15.00) Burada Kaş'ın hemen yanındaki ada ve kayalıklara gidiliyor. Kaş'a neredeyse yüzme mesafesinde olan Yunan adası Meis (kış nüfusu 300'müş) sizi karşılıyor. (Bir kez daha ülkeye artık dudak dudağa yakın bir adanın nasıl olup da bizim olmadığına hayret ediyorsunuz.) Deniz zümrüt yeşili. Derin ve çok ılık. Sivri kayalıkların dibinde hatta hemen yüzeyde türlü renkte balığı görmek için discovery denen deneme dalışını bile yapmanız gerekmiyor. Bir deniz gözlüğüyle hemen bu harikaları gözleyebiliyorsunuz. Yok uçak batığı, orfoz ya da kaplumbağa görmek peşindeyseniz dalmanız şart. İşte böyle! Kalabalık ve popüler tatil derdinde değilseniz, Kaş farklı ve benzersiz bir deneyim sunuyor. Hepinizin bayramını kutlarım. Güle güle dönün tatilden. Hızlı gitmeyin, Allah muhafaza. Dönünce arayın. Olmadı çaldırıp kapatın. Sizi sevdiğimi biliyorsunuz, değil mi?