Şehirleri planlamak, bilgi, beceri ve yetenek ister, bir de uzak görüşlülük...
Yani bir kentin geleceğini çizerken, nasıl şekilleneceğini önceden görebilme mahareti...
Yoksa kent liderlerini belirlerken, birkaç oy uğruna gecekondulara göz yummak, parti çıkarları doğrultusunda seçim yapmak, günümüzde bloklar arasında sıkışmış şehirleri doğuracaktır ister istemez...
Kentlilik bilinci işte burada ortaya çıkıyor.
***
Örneğin yaşadığımız şehir İzmir'i ele alalım. Eğer geçmişte yanlış hesaplar yapılmasıydı, bugün yeşili bol, denizi temiz, dünyanın gıptayla baktığı, bir körfez kenti ortaya çıkacaktı.
Cannes bile özenirdi İzmir'e...
Özellikle 70'li yıllarda, Kadifekale'nin, Karşıyaka'nın, Bornova'nın planlamasını yapanlar, bırakın planı gecekonduların rastgele, kent cinayeti işleye işleye ilerlemesine seyirci kalanlar, kenti, bugünkü yeşili mumla aradığımız İzmir'e dönüştürdüler.
***
Şimdi İzmir Büyükşehir Belediyesi, yoğun çabalar sonucu, Agora'yla birlikte süren yenileşme çalışmalarıyla, Kadifekale'ye yeni bir ruh kazandırma uğraşı içinde...
Şöyle Karşıyaka'dan baktığımızda, artık gecekondudan arınmış bir bölge var Kadifekale'de...
Yıllarca "Orada körfez manzarası yok, gitmeyiz" bahanesiyle Uzundere'de, kendileri için yapılan konuklara taşınmayan halk, şimdi deprem riski de ortaya çıkınca ikna oldu, Kale'nin çevresini boşaltmaya başladı.
Bu önemli bir adımdır.
***
Çocukluğumun Karşıyaka'sı yemyeşildi geçmişte; yaşadım, gördüm. Önce, Gümüşpala, Yamanlar doldu, sonra Bayraklı...
Hiçbir güç engellemedi gecekondu ticaretini... Kentin yüreğini hançerleyen cinayeti...
En güzel köşeleri, gecekondu mafyası parselledi. Kentin bir lideri vardı ama ruhu yoktu, ses çıkaramadı. Oy için bu çirkinliğe göz yumdu.
Oysa hem Yamanlar'da, hem Gümüşpala'da piknik yapardık biz küçükken... Kent nefes alırdı.
Şimdi artık geriye dönüş yok. O mafyaya peşkeş çekilen, bedava parsellenen arsalar gecekondudan, apartmanlara dönüştü.
Vergisi veren insanlar Karşıyaka'nın bir köşesine tıkılırken, onlar deniz manzaralı köşklerine (!) kuruldular.
***
Hele Girne Caddesi'ne hala acırım. Yemyeşildi, fidanlıktı, ormanlıktı, tarlaydı.
O zaman, Karşıyaka'nın göbeğindeki bu eşşiz alana, nefis bir şehir parkı kurmayı düşünemeyen kent yöneticileri, o yeşilliği ortadan kaldırıp koca koca apartmanlara yol açtılar. Kenti kirlettiler.
Şimdi nefes alacak bir köşe dahi yok.
Son dönemde Karşıyaka Belediyesi'nin bulduğu her toprak parçasını değerlendirip park yapma gayreti olmasa, Karşıyaka da beton bloklara teslim olacak.
Çok şükür bu yönde özenli bir çalışma var.
***
Bornova ise, İzmir'in akciğeriydi. Sigara içen her insan gibi, kararttılar bu nefes aldığımız her köşeyi... O güzelim dağlar, bayırlar, blok blok sitelere yenik düştü.
Bornova Belediyesi, şimdi geçmişin hatalarını bertaraf etme konusunda ciddi bir çalışma içinde...
Eski günlere dönüş zor ama hiç olmazsa biraz Bornova havası gelir İzmir'ime...
***
Sözün özü, kent yöneticilerinin, meclis üyelerinin şehirler üzerindeki etkisi çok büyük...
Kentin sorumluluğunu almak, parmak indirip kaldırmakla olmaz. Bilinçli, kültürlü, geleceği gören bir beyine sahip olmak gerek...
Bu da "hazırı görmeyi" değil, daha yaratıcı olmayı, yeni bölgeler keşfetmeyi sağlar.
İşte o zaman geçmişe yanmak yerine sağlıklı bir gelecek kurarız.
Bu nedenle, kent yöneticileri artık daha sorumlu davranmak zorunda...
Ders gibi sözler...
Richard Wilkins, "Mental Tonic" (Zihin Açıcı) adlı kitabında yaşam felsefesinden süzdügü ilkeleri şöyle sıralıyor:
- Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.
- Pencerenizin camı kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız
boşunadır.
- Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız, başkası neden sevsin.
- Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, yaşamınızdan değil.
- Eğer kendinize yön arıyorsanız yolunu kaybetmiş birine
sormayın.
- Dostluk, ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.
- Fedakarlık çiçeğin köküdür.
- Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
- Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
- İlerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.
- Acı, mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.
- Her davranışta başkalarının onayını arayan kimseler hayatın birçok güzelliğini ıskalar.
- Satıhta hazine bulamazsınız.
- Kahkaha ruhun dansıdır.
- Mucize, enerjinizi korkularınıza değil rüyalarınıza verdiğiniz
zaman başlar.
- Karşınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı
bekliyorsunuz?
- İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.
- Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.
- Cennete gitmenin iki yolu vardır: 1) Gerçekten öldüğünüz zaman 2) Gerçekten yaşadığınız zaman.
- Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.
- Müziği notaların arasındaki sessizlik yaratır.
- Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.
GÜNÜN SÖZÜ
Şüphe çoğunlukla faydası olmayan bir ızdıraptır.
Samuel Johnson
