Evim, parka bakıyor; Erol Baş parkına... Karşıyaka'nın efsane olmuş kaptanlardan birinin adını taşıyan park, yeşili, bodur ağaçları, basketbol sahası ve spor aletleriyle bir bütün... Son dönemde Karşıyaka Belediyesi'nin açtığı parklardan biri burası...Örnek bir çalışma...
Sabah-akşam çocuklar üstünde; top oynuyor, koşuyor, zıplıyor, enerjisini boşaltıyor. Hepsi o kadar coşkulu ki, insanın yüreğini ısıtıyor her biri...
Çocukluğuna dönesi geliyor insanın, ortalık cıvıl cıvıl...
***
Ancak bunun bir de doğa açısından dramatik tarafı var, bu çocukça coşkuyla kimileri ekili çiçeklere, ağaçlara zarar veriyor.
Anne bankta oturuyor, çocuk ağacın dallarını kırıyor, yerlerde sürüklüyor. Hop diyen, uyaran yok... Anne bön bön bakıyor, çekirdek çitliyor, çocuk marifetmiş gibi köklüyor!
Bu açıdan bakınca apartmanca "köyün delisi" olmuş durumdayız. Görevli yetmeyince parkı sulayan, bakımını yapan, atılan çöpleri toplayan biz, çocukları uyarı görevini de "topluca" üstlenmiş durumdayız.
Kavga çıkmadan daha ne kadar koruyacağımız meçhul...
Oysa istediğimiz tek şey, gözümüzün önünde kırılan dökülen yavru ağaçların, koruma altına alınması...
Başkan Cevat Durak'dan rica ettik, şu an beklemedeyiz.
***
Bu işin bir yönü... Bir de insanları düzenli spora teşvik eden tarafı var parkın...
Bir köşesinde, toplumca zinde kalmamız, sağlıklı yaşamamız için, belediye tarafından yerleştirilen spor aletleri var.
Maşallah hiç boş kalmıyorlar.
Çoluk-çocuk, genç-yaşlı herkes üstünde... Bilinçli yapanı da var, bilinçsizce sallananı da...
Benim hissettiğim, belediyenin sunduğu bu hizmetin doğru amaca hizmet ettiği...
Çeşitli örnekleri var tanık olduğum... Ama en çarpıcısı, fotoğrafını gördüğünüz bu Anadolu kadını...
Bir spor kıyafeti yok üzerinde...
Uzun eteği ve başında yemenisiyle her gün saat 09.00'da geliyor parka...
Hemen her spor aletine çıkıyor, 20 dakika kadar sporunu yapıyor ve çekip gidiyor sessizce...
Yemenisine sakladığı yüzünde mutlu bir gülümsemeyle...
***
Sağlıklı bir toplum, bilinçli bir geleceğin de müjdecisidir. Çünkü zinde, fazla kilosundan arınmış her birey, daha yaratıcı, daha girişken, daha çok fikir üreten bir kimliğe sahip oluyor.
Parklara spor aletleri ilk konduğunda, "Bu ne yav, boşuna masraf. Yakında kırılıp dökülür, boş durmaktan paslanır bunlar" diyenlere inat, en gencinden en yaşlısına kadar herkes spor yapmaya başladı.
En azından bu bilinç, bu disiplin yerleşti. İşte buna paha biçilmez.
Bu fotoğraf, her şeyi anlatmıyor mu?
İki yaşam merkezi ve kent dostluğu
Kentler, hayatın simgeleridir. İnsanın geleceğini şekillendiren, bilinç düzeyini ortaya koyan, kişiliğini belirleyen önemli bir unsurdur.
İşte onun için örneğin ülkemde, Doğu farklı düşünür, Batı farklı...
Kimisi önce gelenek, inanç der, kimisi rahat yaşam, özgür düşünce...
Önceki gün gerçekleşen seçim de, bu ayırımı tıpatıp ortaya koydu. Listeyi incelerseniz, gerçek apaçık ortada...
Bu işin siyasi yönü bir de sanat ölçütü var...
***
Yani, bir dev ülkede yer alan eyaletlerden birinde yer alan özel kentlerinden biriyle, ülkemin Batı'sında, ilkelerinden, hayat tarzından, fikirlerinden ödün vermeyen bir şehir...
Kaliforniya ile İzmir sözünü ettiğim... Ve bu iki özel yaşam mimarını bir araya getiren fotoğraflar...
Hem de bu iki yaşam merkezini çok iyi tanıyan bir fotoğraf sanatçısının objektifinden çıkmış haliyle...
***
Mert Türkoğlu İzmirli bir dostumuz... Bir dönem gazetemizde çalışıp, grafikerliğiyle başarılı işler çıkaran Mert, evlenip yerleştiği ABD'den farklı bir formatla, bir başka yeteneğini ortaya koymuş...
Biz onu aslında Beyaz'a taş çıkartan stand-upçuluğuyla da tanıyorduk ama fotoğrafı bu kadar iyi çektiğini hiç bilmiyorduk.
Bu farkı yaşamak için, onun Tarihe Havagazı Fabrikası Sanat Merkezi'nde sergilenen Kaliforniya fotoğraflarını görmelisiniz öncelikle...
***
Size adım adım gezdiriyor Mert, her bir karede... Gezip de dışarı çıktığınızda, belleğinizde keyifli bir tadı kalıyor serginin...
Sanki rehber eşliğinde koca bir eyaleti, onun özel şehri Los Angeles'i bir çırpıda gezmiş gibi...
Fotoğrafın büyüsü de bu işte...
Şimdi Mert aynı sergiyi yaklaşık iki ay sonra Los Angeles'ta açmaüyı planlıyor.
Bu kez İzmir fotoğraflarıyla...
Orada olsaydım mutla giderdim, onun objektifinden İzmir'i görmeye, tıpkı burada yaptığım gibi...
Örneğin bir Pasaport iskelesi çekmiş, enfes...
Mert sadece iki yaşam merkezini sergilemekle kalmıyor aslında; farklı kültürleri, yaşam tarzlarını, dünyaya bakışlarını iç içe geçiriyor.
Ortaya "kent dostluğu" çıkıyor.
Bravo Mert... Bir İzmirli olarak gurur duydum seninle...
