Kramponları soyunma odasına asıp, kalemi elime aldıktan sonra, tribünlerde daha iyi bir izleyicisiydim Tahir'in (Karapınar)... Bir baba şefkati sahibi sol ayağıyla, o haylaz mı haylaz olan bebeğini (futbol topunu), nasıl da okşar, nasıl da sözünü dinletir, nasıl da istediği yere gitmesini sağladığını, izleyenler bilir, o zamanlar... Oyun alanındaki yetenekleri bir yana, naif tavırları... Bir kuşu bile incitmeyen o yüreği... Dahası; adamlığından ötürü 'Tahirci' oldum, olduk tribünlerde hep birlikte... Yani; ömür boyu kardeşimiz ilan ettiğimizden dolayı, şu maçta da, taraftım dün akşam... Ben haşmet! bu hayaller denizinde kulaç atmayı sürdürmeye başladığımın tam başında, olmadık bir pozisyonda topla buluşan Sörloth, sol taraftan yapıştırdı golü, Fener ağlarına! Ağzımdaki lokmalar, tek tek nasıl dizilmesin kursağıma! Trabzonspor'un bu sene yakaladığı ivme ve de oyuncu kalitesi, asla tartışılmaz. Fakat; Fener tarafına bakıldığında da, difransiyeli dağılmış bir takımın başındaydı Tahir... Hemen eklersem, koca bir yarı sezonda, ilk 11'ni bile netleştirememişti, ne yazıktır ki! Kaleci ve savunma göbeği, bir takımın 'şöför mahallidir' futbolda... Nitekim o göbeğin, özellikle Serdar Aziz'in aymazlığı yüzünden o golün gelmediğini, kimse iddia edebilir mi?
TELEFONDAKİ ACABA KİM?
İyi olan taraf, böylesi güçlü bir rakibe karşı Fenerli oyuncuların ortaya koyduğu gözle görülür kazanma arzusuydu. Ve böyle bir zamanda, yeni hocaları da 'vahiy!' yoluyla taktik aşılamayacağından, bırakmadılar oyunun peşini... İlk yarı sonuna doğru, soldan müthiş bindirmeleriyle göze çarpan Hasan Ali'nin ortası sonucu, ödülü buldular, son dokunuşu yapan Deniz Türüç'le... İkinci yarı için, iki şey konuşulmalı bana göre... İlki; gerçekten oyunu istediği gibi yönlendiren... Savunmada, gerçekten iyi kapanan... İkili mücadeleler gösteriyor ki, hazırlık dönemini çok iyi geçirmişler, hemen hemen her topu kazanan... Sörloth'la rahatlayan... Ve de şampiyonluğa yaklaşan bir Trabzonspor izledik. İkincisi; anladığım kadarıyla biraz da Tahir'i acıtır cinsten(!) Kaleci Volkan'ın tribünlerden telefonlarla talimatlar alması(!) O aldıkları bilgileri kulübeye aktarması(!) Bu bağlamda Deniz Türüç'ün oyundan alınması ve hocasına tepkileri(!) Tahir'mizi meze eden ve maçı kaybeden merak ediyorum telefonun ucundaki, kim bu 'uzman hoca?'