Evinde de olsa, son haftaların yenilmez armadası Kara Kartalları ağırlamak zor olacaktı, Karagümrüklü'ler için... İlk yarı, topa sahip olma oranlarına baktığımızda, yüzde yetmiş beş Beşiktaş'ı gösterirken, geri kalan yüzde yirmi beşlik kısım Karagümrük'e kalıyordu ki, bu 'fahiş!' bir aralık oluyor futbolda... Yani kazanma şansınız, hemen hemen yok gibi bir anlam taşıyor. Beşiktaş, oyunun başlarında topun mülkiyetini elinden tutmak adına, ağır ağır top gezdirse de, rakibinin moralini bozacak şekilde, sağdan aldı sola verdi... Soldan aldı, kaleci Ersin'e gönderdi... Atiba ile Josef Souza'nın derinleme paslarıyla, arkadaşlarını buluşturdular, ara ara... Önce N'Koudou'yla yakaladılar ilk pozisyonu... Aboubakar'ın sağdan getirip mis gibisinden sunduğunu Atiba, dağlara taşlara göndermesine, arkadaşları gibi bizde şaşırdık elbette... Büzüldükçe büzüldü Karagümrük... Bir puanı, öpüp de başlarına koyacakları, bu hallerinden belliydi zaten...
GÖZE HOS GELİYOR
İlk yarının sonları yaklaşırken, tedbil-i hava bağlamında sağ tarafa deplasman yapan N'Koudou'nun harika ara pasını filelere göndermekte, çok zorlanmadı Aboubakar... Soyunma odasına, başları önlerinde, nasıl girmesindi ki, Karagümrüklü'ler!
Beşiktaş, rakibine 'Artık, sana bugün burada ekmek yok!' demenin, ilk sinyalini vermiş oldu böylece... Daha bi moralle başladılar, ikinci yarıya... Rahatlamışlardı çünkü... Bu rahatlık, daha bir moral yarattığı için, daha bi risk alabilirlerdi artık... Mensah'ın şahane plasesiyle 'oh!' dediler ve resital zamanına geldiler.
Rekorlara imza atan Larin'den gelen golle, devam etti festival... Mensah, mühürledi skoruuuu! İzlenmesi keyif veren bir takım haline geldi, artık Beşiktaş...
Josef'in, Aboubakar'ın ve Rosier'in, ne denli nokta transferler olduğu... Sergen Hoca'ın, oyun anlayışı ve Rıdvan gibi, Ersin gibi gençlere şans vermesinin yanı sıra, rotasyona verdiği önem yüzünden, dışarıda kalanlara şans tanıması sayesinde, işte şimdi tam tepedeler... Alınlarının teriyle ve de yürekleriyle...