Gezi olayları sırasında, önemli gördüğüm bir konuyu, uzunca bir mektupla yakın dostlarımla paylaşmıştım.
Daha sonra bu mektup çeşitli medyalarda yayınlandı.
Dikkat çekmeye çalıştığım konu şuydu:
Uzunca bir müddettir, gençlik üzerinde aksiyolojik (değerler sistemi) üzerinde bir çalışma yapıldı.
Şimdi, bilimsel ayrıntılara gerek yok, ama sonuç şu oldu: Kendisini öncelikle 'dünya vatandaşı' olarak tanımlayan, kimliğini böyle formüle eden gençler üretildi.
İşte Cemaat gençleri ile Gezi kuşağının ortak noktası da budur.
Bu gençlerin büyük bir kısmı, kendilerini 'Müslüman,' 'Türk', 'Sosyalist', 'Ülkücü' falan değil, 'Dünya Vatandaşı' olarak tanımlıyorlar.
Vizeleri, pasaportları bile olmayan muhayyel dünya vatandaşları!
Yukarıda özetlediğim aksiyolojik çalışma sonucuna göre, Türk gençliğinin değerler sistematiği boşaltıldı. Direnen kesimlerde ise 'Müslüman,' 'Türk,' gibi kimlikler alt sıralara itildi ve en üst sıraya 'Dünya Vatandaşlığı' gibi bir 'yalan kavram' yerleştirildi.
Şimdi bu zemin üzerine yeni fikirlerin inşa edilmesi aşamasına geldik. 'Benim için millet, milliyet, din, devlet, bayrak öncelikli değil. Ben 'dünya vatandaşıyım' diyen bir zihniyet kalıbının üzerine herşey inşa edilebilir.
Önceki gün, Taraf gazetesinde 'Cemaat'e öğütler' yazan Mücahit Bilici'nin, Cemaat gençliğine, "Kürdistan gerçeği ile barışınızı yapın. Bilin ki Türkiye bir Kürdistan'a hamiledir. Bir gün elbet doğuracaktır," telkinlerini görünce, ikinci aşamanın ne olduğu daha net görünürlük kazanmıştır.
Daha önce benim 'geliyor' diye açıkça uyardığım, 'Cemaat ile Kürtçüleri barıştırmaya çalışacaklar' şeklinde kayda geçirdiğim konunun itirafı şeklinde bu ifadeler.
Bu satırların sahibi olan zat sıradan biri değil.
Amerika'da yaşıyor, Amerikan üniversitesinden maaş alıyor, Cemaat'ten olmadığı söyleniyor ama Cemaat'e tavsiyeler yazıyor, yazıları Zaman, Today's Zaman ve Taraf'ta yayınlanıyor, Cemaat adına birilerini tehdit ediyor, Nurculuk üzerine çalışmalar yapıyor vesaire...
Şimdi ise, zihinleri 'dünya vatandaşlığı' ile boşaltılmış bir Cemaat'i 'Kürdistan'a ikna etmeye' çalışıyor.
Olur mu öyle şey, mümkün mü, Cemaat Kürtçülüğe karşıdır, diyebilirsiniz...
O zaman, Bilici'nin bu yazısının niçin twitter'da Zaman yazarları tarafından RT edildiğinin cevabını bulmanız gerekir.
Aksiyolojik çalışma böyledir işte...
Değerler skalasıyla oynanan kesimler, üzerlerine en olmadık projelerin inşa edilebileceği kesimler haline gelirler.
Örneğin, nasıl olup da CHP ile Cemaat'in müttefik olduğunu bir türlü anlayamayanlar, bu aksiyolojik operasyon üzerine bir kez daha düşünmelidir.
Cemaat'i, Gezi kuşağını ve CHP'yi bir araya getiren ve hatta bu cepheye, PKK ile MHP'yi de eklemek isteyen akisyolojik çalışma üzerine çok daha iyi anlaşılmalı.
Cemaat-Gezi-CHP-PKK-MHP ittifakı oluşturabilmenin bir tek koşulu vardır. İnsanların değerler sistematiğiyle oynamanız ve 'dünya vatandaşlığı' gibi bir yalan zemin üretmeniz gerekir...
Zaten başka koşullarda da, örneğin Cemaat'e bile, Mücahit Bilici'nin yaptığı 'Kürdistan telkini' yapabilmeniz mümkün değildir.
Aksiyoloji nedir?
Aksiyoloji, 'değerler bilimi' demektir. Herkesin kimliğini tanımlayan bir değerler skalası vardır ve bunlar önceliklerine göre sıralanırlar. Örneğin değerler skalası şöyle sıralanmış birini düşünelim:
Müslümanlık, Türklük, ahlak, aile, para ve saire.. şeklinde olsun... Bu değerler skalasından birini çıkartırsanız, başka biri ile karşılaşırsınız. Veya iki tanesinin yerini değiştirirseniz, bambaşka bir insan görürsünüz... Veyahut, bu değerler skalasına 'dünya vatandaşlığı'nı eklerseniz bambaşka bir 'insan' üretmiş olursunuz.
İşte bu konu, uzun yıllardır, zihniyet operasyonları yapan istihbarat teşkilatlarının temel ilgi konularından biri olmuştur. Toplumların reflkesleri bu değerler skalaları ile oynanarak değiştirilmiş; teröristler bile değerler skalalarında oynamalar yapılarak üretilmiştir.
