CHP Milletvekili Faik Tunay diyordu ki:
"Akşam grubunun bir dergisi benimle röportaj yapacaktı. Sonra iptal ettiler, dediler ki: 'CHP'li kimseyle röportaj yapmayın talimatı geldi bize.'"
Doğru mu yanlış mı bilmiyorum.
Ama eğer doğru varsayarsak, Faik Tunay, o dergideki 'adamı'nı satmış demektir.
CHP'liler ile röportaj yapıp yapmamak, yayınların yönetimine kalmıştır. Nasıl ki Sözcü, Cumhuriyet, Zaman falan AK Partililer ile röportaj yayınlamıyorsa, Akşam grubunun o dergisi de CHP'lilerle röportaj yayınlamak istemeyebilir. Normaldir.
Burada asıl mesele, Faik Tunay'ın, Çukurova Grubu'nun eski patronlarından, Karamehmet'in ortağı ve Akşam'ın eski İmtiyaz Sahibi olan Bülent Ergin'in yeğeni olmasıdır.
Bülent Ergin zamanında Akşam'da yerli yersiz röportajları çıkmasına, SkyTürk televizyonunda yayınlara alınmasına alışan Tunay, sanırım hala bu grubu 'kendi dükkanı' zannediyor.
Öte yandan Faik Tunay'ın CHP'liliği bana çok komik geliyor. Hani, o dönem medya sahibi olan Çukurova Grubu kontenjanından gibi...
Çünkü kendisi ANAP'lıdır. Sağcıdır. Ve AK Parti'den de vekil olmak istemiştir.
Hatta CHP vekili seçildikten sonra AK Parti'ye geçmek için kimlerle görüştüğünü, araya kimlerin girdiği, AK Parti'nin kendisini nasıl reddettiğini kendisi anlatabilir.
Benim anlamadığım, bir milletvekilinin, bir derginin kendisiyle röportaj iptalini nasıl pr malzemesi olarak kullanmaya kalkabildiği...
Sanırım hala o grubu 'kendi dükkanı' olarak düşünüyor. Bunun başka açıklaması olamaz.
Ama gerçek şu Faik Tunay: Dayının patronu olduğu Akşam'a yerli yersiz çıkabilir, hatta dayından bile, 'git başka yere çık çıkabiliyorsan' fırçası yiyebilirsin ama, normal bir medya yönetiminde 'holding kontenjanı vekilleri'ne yer yoktur.
İki mükemmel ahmaklık örneği
Muhalif olmak ile ahmak olmak aynı şey mi?
Türkiye'nin ilk uçak koltuğu üretmesi ile dalga geçen haberleri izledim...
İnsanın içinden, 'be hey ahmaklar, Türkiye yerli uçak üretim çalışmalarına başladı, siz muhalefet edeceksiniz diye koltuğu ithal mi olsun' demek geçiyor...
Ve utanmıyorum, 'be hey ahmaklar' diyorum... Muhalefet edeceğiz diye ahmaklık yapmaktan utanmıyorlarsa, ben ahmaka ahmak demekten mi utanacağım...
Vatan sevgisi imandandır
Önceki gün, twitter'da, Mevlana'nın büyük bir entelektüel ve edebiyatçı olduğunu ancak Selçuklu'ya karşı Moğol işgalini destekleyip işbirliği yaptığını tartıştık.
Bu ajanlık faaliyetinin Mevlana'nın yapıtlarının değerlerini azaltmadığını, ancak tarihi bir olgu olduğunun altını çizdik.
Cemaat taraftarı şakirdlerden, tam da önceki yazılarımda anlattığım aksiyolojik (değerler sistemi) operasyonun sonucunu gösterecek tepkiler geldi...
Mealen, dediler ki...
'Müslümanlar ırk ayrımı yapmaz. Ha Moğollar, ha Selçuklu...'
Ben de işte tam da bunu anlatmaya çalışıyordum günlerdir.
Moğollar'ın Müslümanlığı (!) bir yana; 'Dünya Vatandaşlığı' başlıklı çalışma ile Anadolu'yu işgal eden işgalci ile Selçuklu arasında fark gözetmeyen bir kuşak yetiştirildi.
Vatanını savunan ile ona ihanet eden arasında bir fark görmeyen bir kuşak...
Bu kuşağa, Mavi Marmara gemisine de binen yazar Ebubekir Kurban'ın 'Vatan Sevgisi İmandandır' başlıklı kitabını okumalarını öneriyorum...
Ahmaklığa karşı bir ilaç niyetine.
