Geçen yılı hedefin dışında tamamlayan enflasyon bu yıla da yükselişle girdi. Alışageldiğimiz iki kronikleşmiş neden ve bir de sonradan eklenen petrol fiyatları yatıyor enflasyon artışının ardında...
Mevsimsel koşullar sonucu işlenmemiş gıda fiyatlarının hareketlenmesi ve kurların beklentilerin üzerinde yukarı çıkmasına bağlı birikimli kur etkisi... Saydığımız bu üç temel unsur enflasyona yukarı yönlü baskı oluşturuyor.
Merkez Bankası geçen hafta 2017'nin ilk "Enflasyon Raporunu" yayımladı. Oldukça detaylı analiz yaparak enflasyonu hem arz hem talep cephesinden ele alıyor. Raporda en dikkat çeken konu ise yaptığı orta vadeli öngörüler.
Her ay paylaştığı beklenti verileri ekonomi aktörlerinin görüşlerinden oluşuyor. Para politikası uygulayıcı olarak öngörü yapması tabiki piyasalar açısından önemli ipuçları olarak değerlendirilebiliyor.
KADEMELİ SIKILAŞTIRMA
Finansal piyasalara bakış açısı şöyle; Amerika'da iç talebi ve dolayısıyla büyüme hızını tetikleyecek maliye politikalarının devreye girecek olması ve bunun sonucunda FED'in faiz artırım konusunda agresifleşeceği tahminleri gelişmekte olan piyasalardan yabancı sermaye çıkışlarını tetikledi. Yabancı sermaye çıkışları sonucunda şu anda karşı karşıya kaldığımız resim karşımıza çıkmıştı.
Tahvil faiz oranlarının ve kurların yükselmesi ve hisse senetlerinin değer yitirmesi... Bu tespite ve özellikle vurguladığı yurtiçi belirsizliklere bağlı olarak Merkez Bankası "döviz likiditesinde dengeleyici, finansal istikrarı destekleyici duruşunu" korumaya çalışıyor.
Kademeli olarak parasal sıkılaştırmaya giderek döviz oynaklıklarının enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını bozmasının önüne geçiyor.
Öncelikle haftalık repo fonlamasını durdurdu, gecelik borç verme ve geç likidite pencerelerini kullanarak "ağırlıklı fonlama oranını" yükseltti.
Yeterli olmayınca her iki fonlama faiz oranlarını 75 ve 100 baz puan yukarı çekti ve aynı zamanda geç likidite penceresine ağırlık verdi. Ağırlıklı ortalama fonlama oranı şu günlerde yüzde 10'ların üzerinde seyrediyor.
Merkez Bankasının orta vadeli enflasyon öngörüleri oldukça önemli. Çünkü, enflasyon yüksek seviyelerini koruması durumunda sıkı para politikalarına devam etmek durumunda kalacak ve TL faiz oranları da paralel bir şekilde iki hanelerinde kalacak. Yüzde 70 olasılıkla bu yıl enflasyonun yüzde 6,6 ile yüzde 9,4 aralığında orta noktasının da yüzde 8 olacağı tahmin edilmiş Merkez Bankasınca... Gıda enflasyonunun ise yüzde 9'lar düzeyinde yılı kapatacağı öngörülmüş.
HENÜZ ERKEN
Bu beklentileri yaparken göz önünde bulundurduğu varsayımlar da kısaca şöyle; Belirsizlik algısının ve finansal piyasalardaki oynaklığın artmasına bağlı olarak iç talep fazla yükselmeyecek, birikimli kur etkisi 2018'de ortadan kalkacak, çıktı açığı gerileyecek.
Gelelim piyasalara etkisine...
Enflasyonun yüksek seviyelerde tutunması Merkez Bankasının sıkı duruşunu korumasını gerektiriyor.
Bu nedenle faizlerin bir süre daha aşağı gelmesini beklememeliyiz.
Yani TL tahvil getirileri yabancı yatırımcıların iştahlarını açacak seviyelerde kalacak.
Risk algısına bağlı olarak yabancı sermaye girişlerinin artması doğrudan kurlara da etki edebilecek, kurların üzerindeki yüksek basıncı bir nebze dindirebilecek diyebiliriz.
Yaptığımız bu basit algoritmanın geçerli olması kuşkusuz, Trump'ın politikalarına, FED'in faiz kararlarına, iç siyasi gelişmelere ve Suriye gibi bazı jeopolitik risklere bağlı olacak.
Sözün özü resmin netleşmesi için henüz erken...
Bekle gör politikası bu aşamada biraz daha mantıklı piyasa aktörleri için...