Birçoğumuz, her sabah saat, telefon veya başka bir alarm cihazının çalan sesi ile uyanırız isteksizce veya daha bir enerjik olarak. Bu ses karşısında gösterdiğimiz tepkiler, genellikle günlük yaşama nasıl başlayacağımızın bir kilometre taşıdır aslında. Bazılarımız, buna itiraz edebilir ve hatta halk arasında sıkça kullanılan "benim afyonum saat 9.00 dan sonra, 10.00 dan sonra veya bir kahve içtikten sonra patlar" diyerek savunmaya geçebilirler.
Fakat, bence; bu sese verdiğimiz ilk tepkidir bizim güne karşı göstereceğimiz temponun seyrini belirleyen...
Kimimiz, yepyeni bir enerji ile güne başlar, işine istekle gider. Yolda iken planlar vardır kafasında işi ile ilgili veya bir sabah toplantısı varsa hangi konuları gündeme hangi sıra ile getireceğinin düzenlemelerini yapar.
Hatta, bir gün önceden, bir gün sonrasının iş düzenlemesini yapar.
İşinin uzun süredir aksayan yönleri varsa, yapılması gereken düzeltici önlemlerin nasıl ve kimlerin yardımları ile veya hangi organizasyonla gerçekleştirebileceğini düşünür.
Belli bir zaman sonra, tüm bu davranışlar beraberinde artan verim ve performansı getirecek, üretilen hizmetlerden yararlanan kişilerin veya müşterilerinde memnun olmasını sağlayacaktır...
SABAH PLANLARI
Kimimiz de "sadece vazifesini yerine getirmiş olmak için isteksizce" yola koyuluruz.
Mecburi görev zorunluluğu içinde olmak durumunda güne başlama, verimsiz saatlerin başlangıcıdır.
Kişinin kafasında "Amaan, olursa olur, olmazsa olmaz şeklinde" gerektiği kadar bir işi yapma duygusu vardır. Bu tür iş anlayışları uzun dönemde, rutin bir statükoyu getirir. Oysa, yapısı gereği kaçınılmaz rutinliği olan işlerde bile her zaman yapılabilecek bir geliştirme veya bir yenilik vardır mutlaka. En azından yapmakla görevli olduğunuz işe enerjik bir şekilde sarılmak bile "sıkıcı tekrarlardan" kurtulmanızı sağlayabilir. Burada aklımızdan çıkarmamız gereken önemli noktanın şu olması gerekir.
İlk bakışta bireysel olarak görünen bu davranışlar, nihai aşamada hizmeti alan toplumun zararına ve yararına olabilecek etkileri beraberinde getirir. Çalışma yaşamının her anında yapılan işler ve çabalar kısa veya uzun dönemlerde etkisini "topluma hizmet olarak" göstermektedir. Bu nedenle; toplumsal ve Kamusal hizmetler, enerjik olmayı, işini sevmeyi ve sürekli kendini geliştirmeyi mutlak bir şekilde gerektirmektedir. Ayrıca Kamu kurumlarında yapılan görevlerde de, ayni özellikleri sergilemek, bize karşı düşen görevlerin en başında gelmektedir.
VERİMLİLİK ARTAR
Çalışma ortamınızdaki mevcut iş akışında aksayan noktalar olabilir.
Bunları iyileştirme adına, hiyerarşik yapılanma ve kuralları içinde bazı girişimlerde bulunmak, belki işinizdeki verimliliği daha da arttıracak, hizmetler olması gerektiği gibi sunulacaktır. İş dünyasındaki bu tür konulara örnek olabilecek haberler görmek mümkündür her gün gazetelerde. İşte, bunlardan biri de geçen günlerde bazı yayın organlarında gözüme çarptı ve bunu sizinle paylaşmak istedim.
İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ndeki hızlı ve etkili hizmet; son dönemlerde dikkati çekerken, sağlık çalışanları müthiş bir özveri ve performansları ile ön plana çıkıyorlar.
İnsanların bu gelişmelerden olan memnuniyetleri nedeniyle, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Başhekim Yardımcısı, Opr. Dr.
Nükhet Yoldaş'a teşekkür belgesi verilmiştir.
Bu, iş anlayışları ile ilgili yazımızın içeriğini oluşturan insan davranışlarına bir örnektir. Bu tür toplumsal hizmetlerin iyileştirilmesi; işini seven, enerjik insanların çaba ve gayretleri ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca, bu tür ödüllendirmelerin her alanda çalışanlarımıza örnek olması dileğiyle, enerjik günler...